Atletinin terleyen bedenine yapışıp kocasından dayak yerken lise 3'te hayal ettiği güzelim hayali ile kahroluyordu Berfin.

Canın bedenden çıkması böyle bir şeydi diye düşünüyordu belki de kanındaki hücreler, sarılsın biri bu kıza, sarılsın da ağlarken gülümseyen gözyaşlarına tutunsun Berfin.

Tam üniversiteye gidecekken görücü geldi Berfin’e, düşündü Berfin’im, babam zor durumda, yük olmayayım daha fazla...


Şimdi de ayıp olmasın, babama çıkmasın adı,

susar, dayanırım diye düşünürdü.

Kadınların susarak gittiğini bilirdim de Berfin sessizce ölüyordu, konuşurken bile susuyordu Berfin’im.

Rabb'in adı ile açtığı Kuran’ı, her bir teli zikir çeken saçını örttüğü hüzün renkli bir türbanla, "Allah’ım, açtım ellerimi sana, umudumu tazele.” derdi.

Berfin kırık penceresine bakarken Picasso’nun eserini görür gibi hissettiriyordu ele güne.

Derdini gizli yaşayan bir kadının perdelerine sahipti Berfin.

Merhamet isterdi Berfin, azat olsun isterdi Berfin, günde 20 rekat namaz kılıp Allah’a bağlaç kuran gözyaşlarını, hayal ettiği güzelim hayali ile kahroluyordu Berfin.


Allah’ım, ben şükretmezdim, Berfin ederdi.

Ben namaz kılmazdım Allah’ım, Berfin kılardı.

Ben dua etmezdim ey Rabb’im, Berfin ederdi. Ben Kuran da okumazdım ey Rabb’im,

Berfin çok güzel okurdu...

N’oooldu Berfin’e?