Ah o yakışıklı, beyaz atlı prensler

Önce çelmeyi takıp, sonra kucaklarına düşmen için uygun pozisyonda bekleyenler

Bir insanı tanımayı, annesinin kızlık soyadına kadar bulmak zannedenler

Ah o akıllı, ömür boyu beklenen beyaz atlı prensler


Önden fırlayıp, kapıları açan centilmenler

Külkedisi misali, bir ayakkabı numarasını takip edenler

Nihayet bulunca sahibini, eğilip ayakkabıyı nazikçe giydirenler

Giydiğinde topuklarını kırıp, fazla uzağa gidemeyeceğinle övünenler


Gülerler, anlamadıkları şakalarına ama olsun, güzelsin

Düzeltme hayaliyle yanıp tutuşurlar seni, belli ki biraz terssin

Keşke evin yıkılsa da beklesen seni kurtarmaya gelsin

Belki kahramanın olursa, sen de onu seversin


Karanlık gecelerde etrafta yoktur bu prensler

Doğan Güneş'le birlikte, atlarının sırtında ilerlerler

Seni belinden kavrayıp, hep arkalarına atmak isterler

Pislik içindesin sanıp, çamur banyonu da bölerler


Beklerler, kitaplardaki her adamı çalışıp

Denerler, acaba senin üzerinde hangileri çalışır?

Çalarsın atlarını, çaldıkları zamanına karşılık

Atlar özgürleşir, prensler yayan giderler;


Beklemiyoruz,


Demode oldu artık beyaz atlı prensler.