Ruhum meyus sallantılar yaşıyor
Uçurumun kenarında
Sura üflense ha düştü, ha düşecek.
Söğüt yaprakları sararıyor.
Kış geliyor diyorum,
Rengarenk kasımpatılar açıyor etrafta.
Yağmurlu bir ikindi vaktinde hoşbeş etmek istiyor ruhum.
Sözlerin hançer gibi keskin.
Beyhude, sen konuşmuyorsun.
Ağlıyorum, sızlıyorum sana baktıkça...
Çiçekler gibi ince, nahif ve güzelsin.
Ama ben yavaştan körleşiyorum.
Ellerin diyorum, ellerin...
Verdiğin şiir kitaplarına benziyor.
Dokundukça anlam kazanıyor tenime.
Benliğimden eksiliyor her bir kırıntı.
Üstelik senin kuşların tırtıklıyor beni.
Özgürce uçabilmek için.
Uçabilmek demişken bayım...
Hatırlar mısın,
Uçurumun kenarında uçurduğumuz uçurtmaları?
Dudaklarından ruhuma şifa dökülecek oluyor
Susuyorsun,
Ömürden ömür geçiyor.
Gün geçtikçe İlhan’ın Palyaço’su oluyorsun zihnimde.
Albümleri karıştırıp söylüyorum kelimelerini,
Her bir sayfayı çevirirken.
Herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım.
Sırf bu yüzden mi ağladım?
Alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz.