Türkçe yırtık bir dil.

— Nasıl yani abi?

Bağrımızı yırtıp çıkan acıların lisanı işte, bilirsin.

— Ben neyi bilirim?

Köklerini ciğerimden ta boğazıma taşıyan,

Sonra da dilimden yuvarlanarak düşen şeyleri.

Kelime mi diyordunuz onlara?

Kekre demek bence daha doğru olurdu.

Sen beynime çivi gibi çakılmış ses, sus artık!

Şimdi düşündüm de

Susman ne nahoş olurdu bu yalnızlığımda.

Gözümün önünde bir bir yitip giderken katılmadığım savaşlar,

Keşke, diyorum, bir sigara yakıp öyle duracağıma,

Birkaçında kılıç tokuştursaydım.

Sonra ocak başında sırtımı şöyle sallanan sandalyeye güzelce yaslayıp

Birkaç uçarı yavrucağa anlatsaydım.

Ben ömrümde hiç sallanan sandalye görmedim.

Bana vah ki raylarında onlarca ayakkabımı eskittiğim trene bir kez bile binmedim.

Ben ıslık çalmayı bilen bir çul çürüten olmak istedim

Ve ne acısı, oldum da.

Ne acınası Allah'ım, ne acınası bu gençliğim!

Bi' dakika ulan!

Ben hakikaten genç miyim?

Bu çürüyen ahşap masanın başında?

İncecik belini saklayan çuval gibi kazaklarla?

Bu garip ben, beni kimden koruyorum?

Ben zaten evveldendir korkak tavuktum.

Şehirden gelip köye vardığımızda kendimi bi' bok sanırdım.

Oysaki bizim köyün çocuklarının gözü pek karaydı.

Ben kimdim ulan!

Bir keresinde, heybetli bir amca ormandan kasasında bir yığın odunla geldiydi,

Bizim köyün gözü kara çocukları

o heybetinden sual olunmaz amcayı jandarmaya şikayet etti.

Ne cesaret ama!

Ben kimdim ulan!

Korkudan nereye kaçacağımı bilemedim.

Ben kimdim ulan!

Hop dedik, biraz ağır ol bakalım.

Konuş dediysek o kadar da değil, her korkağın da bir deli cesareti vardır.

Sus ulan sus!

Beynimdeki çivi beni hiç sevmedi.

Bakınma öyle, sen işte sen, beni hiç sevmedin.

Seni öldürsem kendimi de öldürmüş olur muyum?

Ama ben kendimi seviyorum.

Nenem, dünyada son Allah diyen kişi öldüğünde kıyamet kopacak, derdi.

Ya o bensem?

Ben ölmeyeceğim.

Sahi,

Ben kimim ulan?