Düşünmek eyleminin yoruculuğu ve yakıcılığı dağlıyor kalbimin içinde gizlenmiş çocuk ruhu. O ruh öyle kaybolmuş, öyle kimsesiz, öyle çaresiz hissediyor ki kendini, inancını kaybediyor bu dünyaya. Ördüğü her duvarın arkasında daha da yalnızlaşıyor. Koskocaman bir kulenin tepesinden bakıyor insanlığa, yanına yaklaştırmaya korkar olmuş kırık kalbinin. Gözlerindeki gülücükler en beter acılardan incelikle dikilmişler perde misali. Gülüşlerinin ardında saklamış gözyaşlarını her tebessümle. Paramparça düş kırıkları kanatıyor ellerini içinde bulunduğu zamana küfürler savururken. Susmamak, haykırmak istiyor ama bu isteği içinde dolup taştıkça sessiz bir iç çekiş olarak dışarı vuruyor dudaklarından. Ah, o iç çekişlerin ardında koca koca çığlıklar yatıyor yürek burkan, kulakları tırmalayan. Kendi acısına dayanamıyor bazen, kendi kulaklarını kendine tıkıyor duymamak için o çığlıkları. Tek istediği bir nefesken ağzını kapamışlar gibi bir korku doluyor ciğerlerinden. Aldığı her nefes daha da dibe batırıyor o bataklıktan içeri. İçinde iyi bir kalp taşımanın bu dünyadaki cezasını çekiyor ruhu. Kimseler görmüyor gözlerindeki ölümü. Kimseler duymuyor ölüm feryatlarını. O kadar yalnız ki kendi içinde, bitirmek istiyor bu yalnızlığı bir uykuya dalar gibi.