Kendisi bi' ihtimal iyi birsiydi. En sevdiği insan türü köyde yokluk içinde onurla yaşayan, çalışkan ve cahil olmayan kişilerdi. Gerçi kim sevmezdi ki böylelerini... Ama kendi bi' farklı severdi, deyip sıyrılalım işin içinden. Hülasa çıkarımımız şudur: İyi seven birisiydi; üstelik sadece insanları da değil hayvanı, bitkiyi, dağı, bulutu ve kesin ihtimal yaratıcıyı...


Saçmalamaların üstadıdır, doğru yerde doğru cümle kuramayandır, üstelik yanlış yer ve zamanda yanlış cümle kurmaların üstadıdır; iyi sır tutamayandır. "O" kitabı okumayandır, "o" şiiri anlamayandır. Halayda saçmalayan, en sevdiğinin en sevdiği olamayandır; bi' ihtimal sevilendir, bi' ihtimal gıcık görülendir. Eleştirildiğinde üzülen, bir o kadar da mutlu olandır. Sevdiği yemeği sevdikleriyle yiyen, sevmedikleriyle yemeyendir. Aaah, en önemli özelliğini söylemedik; çok duygusaldır. Duygusallığını herkes gibi sadece üzüldüğünde ağladığından dolayı değil sevindiğinde çok sevindiğinden, öfkelendiğinde çok öfkelendiğinden, utandığında çok utandığından bilir.

 

İşte bu çocuk bugün karşılaştığı "Sen o musun?" cümlesini söyleyen dudaklara tutuldu. Aynı dudaklardan iki dakika sonra "Sen ne saçmalıyorsun?! Defol!" cümlesini duydu ve bu cümleyi duymasındaki sebep hayatında ilk ya da son olmayan doğru yerde doğru cümleleri kuramamasından kaynaklıydı, o da şuydu: "Hayır, o kimse ben değilim ama isterseniz olurum. Şey, şurada çok güzel bi restoran var. İskender yiyelim mi? En sevdiğim yemektir de..." Karşısındaki insanı rahatsız etmemek vazgeçilmez prensibidir, bundandır, karşısındaki rahatsız olabilir ihtimaliyle böyle bir teklifi yapması imkansızdı ama bu sefer nasıl olduysa yaptı ve öldü.


Öldü kinayedir, o da şundandır:

Bu cümleyi duyduktan sonra eve yürürken bütün bildiklerini bilmeyerek ve hüviyetini unutarak mecazen öldü. Bi' de, hicapla ve mahzunlukla yürürken araba çarptı ve gerçekten öldü de ondan...