Hayatta herkes bıçaklayabilir sırtından seni mesela...
Mesela dayarsın sırtını duvara.
Bekler bir kenarda usulca.
Gizlenir gölgelerin arkasında.
Sırtını rahatsız eder duvar mesela,
Bir açık verirsin istemsiz,
Vurur bıçağı sırtına.
İşte o an bir daha sırtını yaslamak imkansız olur
Güvenli anları geri almak,
Olanaksızdır artık o an.
Tekrar aynı güvende hissedemezsin kendini,
Sonsuza kadar o ilk duvara yaslandığın an kadar.
Paranoya sana yol gösterir,
İlk hissedilen acı geçicidir.
Ama reflekslerin kuvvetlenir.
Uzun bir süre aynı yerden asla yemezsin bıçağı mesela.
O kadar güvenlidir ki acımış yerlerin,
Hep farklı zamanlarda gelir yeni darbeler,
Hep farklı yerden vururlar mesela.
Ta ki en güvenli olduğun yerin acısını unutana kadar,
Tekrar eder durur kendini bu acıyan yaraların tekrar tekrar deşilmesi,
Ama korkma!
Bıçaklar sayılıdır her zaman.
Sen her defasında da kansan,
Her defasında da inansan.
Her defasında acıyan yerlerine merhem sürenleri iyilik meleğin sanıp sarılıp sarsan,
Sonra melek sandıkların tarafından bıçaklansan mesela,
Bıçaklar bitecek bir gün,
Sayılıdır geçireceğin zaman,
Ve hep gecikir sırtına saplanan,
Ne zaman tam bitti de sansan,
Bir yenisi eklenir zaman zaman.
Yine de korkma...
Bıçaklar hep sayılıdır
Sen bitmediğini sanarak yaşarsan
Acı geçmeyecek hiçbir zaman.
Bil ki sayılı olduklarından,
Bıçaklayanlar bitmese bile,
Bıçakları tükenecektir elbet,
Elbet ve elbet bir zaman.
Sen hiç acın yokmuş gibi yaşarsan
Boş ellerle dönecekler önünde,
Sadece ellerinde kalan
Kuru bir kin ve nefretle.
Düşer sapladıkları bıçaklar yerlere,
İşte o zaman;
Duyacaklar düşen bıçakların seslerini mesela
Ve korkutacak bu sesler onları ölümüne.
Sakın umutsuzluğa kapılma,
Hep sırtını dayayamaz insan.
Açık vermek senin yararına,
Acıya tez vakitte eriş.
Seni sen yapacak,
Ve onları korkutacak olan,
Senin o darbelere rağmen
Bıçaklar yerlere düşerken mesela,
Hâlâ hayata küsmeyen
Ve hâlâ gülümseyen biri olman olur.