Hiçlik seni sarmaladı,
ve zaman algını kaybettin.
Artık çığlıklarının yankıları
uzanacak en derinlerine.
Sen yürüdükçe oluşacak zemin,
Sen koştukça boyanacak gökyüzü,
ve adımların kendi üzerine basacak.
Artık göreceklerinin bir kısmı silüetken,
bir kısmı da etten bir suret olacak.
Dağılacaksın etrafa,
Kanınla besleyeceksin tözü.
Sen yokken yeşerecek ağaçlar,
ve sen varken onlara orman denecek.
Canla dolacak tüm her şey,
Derinden yapılmış kıyafetler giyerek,
Fısıltıları, örtecek boşlukları.
Sen de onların söylediği her bir sözü,
üzerine giyip sızdıracaksın.
Artık hatıralar konuşacak senin yerine,
Bütün fazlalıklar dökülecek ağızlarından.
Geride biçimsiz bir beden,
ve özenle hazırlanmış bazı tıkırtılar kalıncaya dek,
Döküleceksin zemine.
Gidip gelmelerin ebedileşecek,
ve artık takıntıların, seni tatmin etmeyecek.
Kaostan beslenen böcekleri,
Yutacaksın sonunda.
Düzenin donukluğunu kıracak bedenin,
ve aynının sürekliliği bozulacak.
Sonu gelecek tüm bunların,
Uyuşmuş bedenin manzaraya karışacak,
ve en sonunda, artık zamana gerek kalmayacak.
Hiçlik seni sarmaladı,
ve zaman algını kaybettin.
Bundan böyle olan her şey,
Kendi içine dönecek,
ve tekrar dans edecek bedenin.
18 Nisan 2024, Tarık Bilir