yazgıma ait olmayan kör bıçaklar mahirdir,

bileklerimden akıp giden gürültüye.

bir kısrak kadar atılgan

saçlarımı mağdur eden zaman.

kendisini sakınan karanlık gibi çaresiz

nükseden hüzün

hasreti büyütüyordu

avuçlarımdan şakaklarıma uzanan masallar.


yok oluşsal delüzyon ve

odamdaki duvarların histerik silüetleri

mordan mor çalan mavilik

kayıp ruhumu kuşatan kuşku,

ıstırap içinde kıvranırken gövdesinde,

bir cesedin yeşerttiği;

topraktaki gülün elenini yüreğime sar,

gerçekten var olduğuma inandır beni.


bilemezdim bir kokunun canımı bu kadar acıtacağını


duyumsadığım o koku akdeniz olup sığmaz içime

yağan yağmurun yere düşen ilk damlası,

bir şairin hiç sevmediği şiirleri gibi,

silikleşip zamana yenilemez artık.

ne yüce bir güce sahiptir

belleğime yerleşen dokunuşun

senden gidemediğim için

kendimden uzaklaşmak isterim


yollar yol olup uzarsa

belki kaybettiklerimi anımsarım

sonra setubal tutar kollarımdan

bir koku bir insanda nasıl kanar,

ağlayarak anlarım


dünyadan doğan

kibir ve nefretini heybesinde taşıyan

yılanların ve akreplerin

şahını ve ihanetini benimsemiş düşen bir yıldız misali

yok olan şehirlerin atlası

kendisini kendine zindan eden

Meryem'in bir oğluyum


-nefretim küllerdendir

-öfkem bulantıdan

-sancım avram


1.


bilemezdim

bir kokunun bu mektubu yazdıracağını


2.


ama bilmek isterdim

ahu ve mahmur gözyaşının kokusunu


3.


"tertium non datur."