Elimde eski bir ip
artık o fiyonkları bağlayamıyorum
zaten bağlayamam da
parmaklarım kurumuş,
taşlaşmış
kendine düşman.
Yıpranan meseleleri anlatın onlara
kesinkes çürümüş olanları.
Ölümü mü öğrenseymişim, yok daha erken, gitseymişim.
Hayatın eksilttiği ile zamanın eskittiği arasında bir çift göz ile
bakamıyorum
anlatamıyorum.
Yine yeni bir etiket ile etiketliyorlar
raflara konulurcasına
Kararan vicdanlardan beklediğimiz adalet ile sarsılıyoruz yine en başa.
Benden sonra;
(hani gitmişim ya)
çıkan sesleri duyuyor musunuz
kaybolmuşçasına
bağırarak.
Kimsesiz kalmışım ya
yatacak yerimde yok,
yürüyorum şimdilik.
Bir sokağa yanlış girmişim
kovuyorlar
Ama karşıki ev bizim değil mi
kimse tanımıyor.
Sanki bilerek kayboluyorum.
Halbuki daha yemek yiyip bizimkilerin uğramadığı o odada,
pencerenin önünde
bir şeyler içecektim.
Zaman geçti ya
hani daha nasiplenecektik dünyadan
Meseleler garipleştikçe
ben,
geri gelemiyorum, susturuyorlar
sustukça zehirleniyorum
ben de garipleşiyorum.
Gökyüzü değişiyor, gündüzün yerini gece alıyor
Ve ben karanlıkta kalıyorum.