-Arada bir başını kaldır, kendini göster teorik hergele!


Suç tipi: uyuyan bireye bel altı vurmak. -Ben yine- mağdur, yine de şikayetçi değil hala. Nida sahibi ayrıca -hele rüyada- direktif almayı sevmediğimi bilir. Ama dedim zaten ona da, cevabını verdim: Tarkovski bundan hoşlanmaz, dedim. Bilincimde de sivri kelimeler yok değil ayrıca: rüya alemindesin alç/ak sakallı dede, kaybol gözümden. 


-Heykeli yapılacak adamsın abi.

-Ara belediyeyi, babanın heykelini yapsınlar. 

-Sen Abdulhamid’i savundun.

-Laan?!


İşte böyle, herkes hata yapabilir. Her bilinç teorik olarak çirkinleşebilir. Potansiyel enerjisel. Ve fakat Abraham Lincoln bir tiyatro gösterisinde öldürüldü. Evet, eşinin gözü önünde. Evet, bir köle sevici tarafından. Evet, onun da hataları vardır. Evet, konunun bununla hiçbir alakası yok. Hayır, “tiyatro sahnesinde can vermek istiyorum” böyle bir şey değil. O da çok içine kapalıymış. Gandi'nin tertip ettiği tuzlar aksın yaralarına. Yine de çürüsünler. Kinetik yöntemlerle çürüsünler. 


Bağımsızlıktan önce çay partisi yapmak gerekmiş. Oysa çayın partili bir içecek olmadığını herkes bilir. Bostonlular da bilir. Ancak bazıları öyle iddia eder ki çay, internet edebiyatı muhiplerince infaz edilmiştir. Örgüt içi hesaplaşma diyorlar. Bu konuda bir fikrim yok ama üstüme çok gelirseniz Karl Marx'ın haklı olduğunu söylerim.


- ”Filozoflar bugüne kadar sadece dünyayı yorumlamaya çalıştı; artık onu değiştirme zamanı”

- “Ben değiştim biliyorum, hem sakal bıraktım”*

-  Sakal devrimi… Ve bu neyi değiştirir ki?

-  Sana kalırsa güneş parlamıyor ve çiçekler açmıyor, bu doğru mu?

-  Yıkıl karşımdan!


Belki sakallıların sözü gerçekten dinlense çok evvelce elini tuttuğum bir kız sırf bu yüzden bu kadar ağlamazdı, bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, Celal Şengör gizli bir İyonya ajanıdır. Ona kalsa kızların elini tutmak günah değildir. Tarih döngüsel ve hakikat şiddet yüklüdür. Oysa genç kızlar, genç erkekler ve dahi çocuklar şiddetle ağlamamalıdır. Bu ne biçimsiz bilimsizliktir ve sahi Tanrım nedendir, bu hikayede herkes sakallı? 


- Tarkovski’yi unuttun.

- Pöf!


Avukatlar sinist olamazlar. Deney gözlemle sabit. Ruhbilim bir bilim değilse de geçmiş tecrübeler kimseleri kaçıngan ve kaygılı yapabilir, işte bu anlaşılır. Kader diye bir şey varsa hiç bir şeyi değiştiremeyiz, işte bu şüpheli. Her insan ölümlüdür, Sokrates bir insandır öyleyse Sokrates ölümlüdür: bundan kimse kuşkuya düşmez.


Benim hikayem bu işte;  bir yazı hücremde ve İsmet Özel şiirleriyle bitirirken saçma düzeyimi çatıya çıkarmak. Şen şakrak kör bir Şule’nin; ilaç kutusunu açıkta bırakıp köpek Çakıl’ın ölümüne sebep olan dangalak Erdal’ın; altı ayak parmağa sahip talihsiz Aslı’nın ve diğer bazılarının hikayelerini yazdım. Nihayetinde “evrenin orasını burasını felsefe ile, sanatla, aşkla hatta ironik bir biçimde Tanrıyla bezerken, ortak anlamsızların en küçüğünün elbette bir gerçeği unutması gerekmektedir: hakikatte bütün kitaplar sayfaları doldurmak için yazılır.” **


Editörüme söyledim vaktiyle, bilincim bırakın kalsın dedim patlamadığı yerde. Bir de diyorum ki sadece korkaklar ve filozoflar değil, annesinin ölümünü helva kavurmakla geçiştiren herkes ironiye dahildir. Babil’e tatil turuna çıkmak varken karısına en sevdiği mezarı yaptıran, böylece evliliğini kurtaran Mısırlı zengin ironiktir. Boyumuza bakmadan burada-yeryüzünde Neandertalleri yormuş ve yok etmişiz; çok baskın, çok iddialı, fazla popüler; içlerinden bir peygamber çıkıp çıkmadığı hala meçhul. (Kısa İnsan Hakları Tarihi) Ve ironiktir, aile dizimimiz yüzünden dünyaya mutlu olmak için geldiğimizi hayalleriz. 


O halde ben de bildiğim yere, Neşet Baba’ya giderim irengi gözümde solan dünyada. Hadi size çok hayırlı salılar. 


-Bok gibi yazı oldu.

-Geber e mi?


____________


* Attila İlhan Dizesi

** Alper Canıgüz, Oğullar ve Rencide Ruhlar