Ah canım Augustus! Sana methiyeler düzmek, methiyeler düzebilmek için de saatler isterdim ancak şu an saat sabahın üçü. Ayaktayım çünkü sana dair bir şeyler yazmasaydım aklımı yitirebilirdim. Bu hayatta en büyük minnetim evrenedir; seni bana bağışladığı için ve tabii bir de Sümerliler'e. Seni yazabilmek hiç de kolay değil, tıpkı sevmenin kolay olmadığı gibi ama sanırım bir yerlerde ve bir şekilde, hala seni görebiliyor oluşum seni sevmemi daha mümkün kılıyor. Daha kolay. Bakma bana öyle; akıl hastası gibi göründüğümün farkında değil miyim sanıyorsun? Ama ben bir yerlerde, bir duvar yazısında ya da bir kitap kapağında okumuştum; aşkın bilinci yitiriş olduğunu. N'olacak canım! Bilincimi yitirdim, seni yitirmedim ya! İnsanlar seni görmüyorlar, beni deli sanıyorlar. O bahar tadındaki kokunu bir kez olsun duysalardı ne demek istediğimi anlarlardı, inan. Üstelik parfüm bile kullanmıyorsun! Canım sevgilim. Canım Augustus. Sana dair ne varsa, hepsine teker teker saatlerimi ayırmak isterim fakat birazdan hava aydınlanacak ve ben geceye karışmanı, orada güvende kalmanı isterim Gün ışığı tüm kirini ortaya çıkarırken insanlığın, onlarla karılıp paslanmamanı isterim. Bu gece sana yazdım, yarın gece yine sana yazacağım. Zaten ben hep sana yazdım, benim senden başka hadisem olmadı ki bu hayatta! Canım sevgilim, orada öylece durup nasıl güzel göründüğünü bilseydin koşarak gelirdin bana ama şimdi gelme. Yarın gece ruhuma minik öpücükler konduracaksın yine. O zamana kadar güzel anlar dilerim sana. Gözlerinden, gözlerinden öperim.