bi' şiirin başlangıcı nasıl olur bilmem

bi’ hayat nasıl son bulur, iyi bilirim

iyi bilirim

tek çırpıda yazılan şiirler

tek nefeste okunur

soluğuna yapışır bazıları

genzinde kül bırakır

insana yutkunmak bile dokunur


kendine verdiğin sözler şahide ihtiyaç duymaz

yaşımın gelmesini bekliyorum

otuzuncu yaş günüme kadar

böyle giderse diye

mezarlığın manzaralı yerinden

adıma randevu aldım

zaman öyle seyreltiyor insanı

ne olduğunu anlamıyorsun

daha basmadan otuza

intihara zarf atıyorsun


bu öfke hali dünyaya

bu şiddet meyyali tükenen tüm ikna girişimlerinden

delirir insan, hem de aklı başındayken

bir şiir yazayım, der

elemi hüzüne bulaştırır

intihardan bahseder, hem de yolun başındayken


bedbaht değil, bedbin değil

inanacak yalan eksikliğinin tezahürü

kaybetmek değil

kaybetmeyi teçhizatsız düşmüş

cephenin askerine sorun

lümpen edebiyatı değil

yokluğun ne demek olduğunu

manavın önünden geçerken

çocuğunun gözünü kapatan

proletere sorun

ve fazla felsefi “do ut des” diyen,

tanrıysa

adaletten mahrum


etrafına ördüğün duvara hapsolmuşsun

o duvarı yıkacak gücün yok

pranganı sevmiş gibisin zamanla

öyle buz gibi adamsın

geriye dönesin yok

prensiplerinde boğuluyorsun

ama

bok içinde boğulmaktan yeğdir oğlum,

diyorsun

hayatımızın elektriğini kesti orospu çocukları

sen karanlıkta kalmayı

kör olmak sanıyorsun