Bilinmezlik pek iyi bir şey değil.
Tanrının her şeyi yaratma sebebinin “bilinmek istemesi” olduğu açıklaması mantıklı gelmeye başladı şu aralar. Bundan önce, evreni yaratmak yerine kendisini takip edebileceğimiz bir sosyal medya platformu kurmasının daha efektif bir yöntem olduğunu düşünürdüm.
Ömrümüz bilinmezliklerle mücadele etmekle geçiyor. Bir bilinmezi aşıp bir diğeriyle karşılaşıyoruz. Bilinmezliklerin sonucu her zaman bizi tatmin etmiyor. Bazı soruların cevabı pek hoşumuza gitmiyor. Onları ise bilmezlikten geliyoruz.
Öyleyse hayat, bilinmezlikler ve bilmezden gelmeler arasında gidip gelen bir şey midir?
Belki de tüm bu saçmalığın bir gün biteceği gerçeğini kafamızdan uzaklaştırmak ve kendimizi oyalamamız gerektiği için bilinmezlikler yaşamla bu kadar sıkı sıkıya bağlı.
Ortada bir zorluk yoksa bile onu kafamda yaratırım ben. Kafamın içi Sisifos’un yuvarladığı kayalıklarla doludur bu yüzden. Üstelik benliğim kimsenin erişemeyeceği kadar yüksek bir tepe olarak karşımda durur.