Billie Holiday'in 1958 yılında çıkardığı bu albüm, bir sanatçının çöküşüne atılan röntgenci bir bakış mı, yoksa cazın şimdiye kadar ki en iyi yorumcularından birinin ruhundan bir kesit mi?


1930'ların verve kayıtlarından Lady Day'deki o şen şakrak sesli ablamız ile bu albümdeki sesi arasında uçurum kadar fark vardır. Bunun nedeni ciddi bir eroin bağımlılığıyla boğuşması diyebiliriz. Holiday'in sesi, sahnelere dönüş yapan kırklarında bir genç yıldızın değil de, yetmişlerinde bir yaşlı kadının sesini andırır olmuştu. O yüzden de aranjör Ray Ellis, onun giderek cılızlaşan sesinden ilk başlarda hiç hoşnut kalmamıştı.


Ancak Holiday bu albümde You Don't Know What Love Is ve Glad To Be Unhappy gibi standartları fazlalıklardan kurtarıp, duygusal özüne indirgeyerek, o keş gururunu şimdiye dek kaydedilmiş en yalın blues'a dönüştürüyor. Bunlar cazın daha önce hiç duymadığı melankolik aşk şarkıları. çaresizlik, teslimiyet ve hepsinden öte, acımasız bir dürüstlük olarak aşk. Bunun Holiday'in en sevdiği albümü, son arzusu ve vasiyeti olması hiç şaşırtıcı değil. Ray Rllis' in yaylı düzenlemeleri Holiday'in sesindeki yaraları örtmeye çalışsa da, eşliği ne kadar klişe olursa olsun Holiday'in sesinin kıvraklığını ön plana çıkardıklarıyla kalıyor. Holiday, I'm A Fool To Want You'da, heceleri uzatıp kabaran bir iç çekişe dönüştürdüğünde, sanki kendi hayali blues frekanslarında kayboluyor.


Albümde öyle rahatsız edici büyüleyicilik var ki, bir eroin bağımlısının kendine uyuşturucu enjekte etmesini izlemek kadar şaşırtıcı ve asap bozucu. Bununla beraber Lady In Satin albümü olmasaydı, gelecek yıllarda Nina Simone ya da Janis Joplin gibi bağırarak, yürek döken divalar olmayacaktı.