Sen sevgilim sen sorsana bana
Aşktan sen ne anlarsın de olmamış
olamamış ham halimde
Sor anlatmaya hevesliyim
Sor ben acıya meyilliyim
Aşktan ne anlarım ki ben
Ben bir yaralarının
bir de gözlerinin koordinatlarını bırakırım avucuna
O eller ki dokunmasa dokunamasa da
Ben onları ularım bu boşluğa saldıran yokluğumla
Sor bana kuralların, sınırların, çizgilerin var mı anlat bana
Ben ki seninle çizilmiş, çizdiğim, etrafında dönüp durduğum
Bütün duvarları maviye boyarım
Kalıplarım, cümlelerim, varlığım olmadan yanına sokulayım
Ben ki sana kalmışsa ruhunda merhametten fışkıran
Acıyla böğüren sularımı bağışlarım
Kalmışsan yanımda sana tek başına bu muhteşem varlığını kanıtlarım
Sen sevgilim sen
Beni bekle dediğinde bilmez miydin
toprağa düşmeden ahıma yazıldığını
Sen ki ayakları yere basamayacak her cümlende
O kanatan kör bıçak umuda bağladığını
Bağlayandın sen bağladın ya
İnsanlar ki kendi koyduğu kurallar vasıtasıyla
mağlubiyeti sabit bu boşlukta kazanmaya muhtaçken
Ben yanında kuralları kanattım ellerimle
var gücümle çizilmemiş olan zindanımdan dışarı saldım
Şimdi sorsan bana ben kimim
Sana sadece beyaz bir güvercinsin derim
Acıkmış, susamış, bilmediği diyarların havası çarpmış
Sen ki tüm hırçınlığımla gökyüzüne yasladığım dallarıma uğramış
Belki nefes aldın belki tutunmaya çalıştın
Öyle sahipsizdim ki ben dallarıyla
yapraklarıyla dokunulmayı bekleyen
Sen belki bilmeden benim yalnızlığımı sağalttın
Yapraklarımda tomurcuklanmış sularıma
Susuzluğunu akıtınca kanatlarınla
başka diyarlara uğrayacak
umudu sezip belki kaçacaktın
Sen ki şimdi sor bana
neden
neden dallarını uzattın
Derim ki sevgilim tanıdıktın, tanıdıktın
İçinde tarifi mümkün olmayan gömülü bir keder
Sarıldım, sarsıldım
Sarsılarak savruldum sende belki
Çünkü sen yanımdan yaramdan geçecek şekilde tanıdıktın
Ben de gömdüm neyi toprağa verdiğimi bilmeden hem de
Bulunmamak üzere
ama vardı ama oradaydı
Sendin belki de senin kendi ellerinle kendini toprağa vermendi öylece
Öylece baktım ellerimde kazacak bir dehliz de yok hem de
Belki dokunsam belki dokunacak olsam
Toprak perde gibi açılacak
Tüm gizler saçak saçak
Kanatların çırılçıplak gökyüzüne
Gökyüzünü bana anlatacak
Ben ki sana bu muhabbeti
Senden habersiz kör umuda beslerim
Hem hiç gelmeyeceğini de sezerim
Seni alır benden içine düştüğün bu boşluk
Anahtarını kaybettiğin bu dehliz bilirim
Sor bana sorsana ben ki celladına bağlanmış halde
Bizi birbirimize bağlayacak olan bu kederle ne yaparım
Belki yarım
Yarımın yarasının sağalacağı bu cenkte
Ben mağlubiyetimi ellerimle sular, budar, dallandırırım
Ben ki yenilerek aşkı yenen bir haylazım...