Seni kaybetmek bir ihtimal olmasaydı eğer
Yaşamak benim için korkulacak şey değildi Amara.
Dağ başlarında uğultulu ormanların gölgesinden çıkalı çok olmadı daha.
Kentler ise cüsseli korkak devlerden başka bir şey olmadılar tarih boyunca.
Aşinayım patikalarda ay ışığında yalnız başıma yürümeye ve kentlerde tekinsiz sokaklarda
Islık çalıp "yüreğimden başka muska takmadan" umarsızca dolaşmaya.
Ve bilirdim ben de sokaklarda çöp toplayan çocuklar kadar bu kötümser dünyanın içinden
Sana sevinçleri nereden, nasıl bulacağımı çünkü karanlık çekilir, aşkın ışıl ışıl ışıtırdı yüzümü,
Kalbim her an kor bir ateş gibi sımsıcak parıldardı.
Sana taze gülüşler bulmak için hantal ruhların ve kör yüreklerin arasın dadanmak da hep uçmaktı,
Hep kuşluktu bana.
Fakat sen sanırdın ki ben daima uyurdum geceleri huzurla.
Şenlikler dönerdi rüyalarımda ve hüzün, yalnızca yılda birkaç kez uğrardı bana.
Bilmezdin senden uzaklığın bendeki sancıyan yaralarını, onların nasıl kanadığını
Çünkü hep seni görmenin sevinciyle çıkardım ben karşına.
Bilmemezlik ne büyük sevinçlerin annesi değil mi Amara ?
Ve bilmek ne kadar da kötü bir baba, her daim sessiz, ifadesiz ve kaba.