Bu kaçıncı satırda hüzne dem vuruşum bilmiyorum.

Anıların, yaşanmışlıkların ve dahi düşüncelerin bu kaçıncı defa beni yıkışı bilmiyorum.

Sanki her şey hüzünmüş gibi...

Anılar hep bir matem,

Düşünceler hep bir yenilmiş komutan çaresizliği...

Sahi bu hal nereye varır?

Hüznün ertesi hali ne anlatır bize?

Yoruldum, yoruldum ve bittim ben.

Bir sese, bir hasrete yandı gönlüm,

Dünyalara sığamazken kabuğunda öldü gönlüm.

Yüreğinde sancıyla kaldı gönlüm.

Ah etti de bir vefa bulamadı gönlüm.

Kalabalık yalnızlıklara haldaş oldu

Soranlara iyiyim diyen yalan bir dil,

İçinde çaresizce sessiz çığlıklarla kaldı gönlüm.

Bin öldü de selası kaldı gönlüm,

Kelamın bittiği yerde acısı ile kaldı gönlüm...