Düşünmek , nasıl bir şeydir bilmiyorum.
Düşündüğüm zamanlar , bozuk saatten farksızım , gerçi ben arada bir bile göremiyorum
doğruları.
Kaçmak için uydurulmuş bir kılıf benimki.
Geçmişten geleceğe , gelecekten bugüne , bugünden düne .
Oldukça da inandırıcı , çünkü bugüne kadar itiraz edebilen olmadı.
Yine de dolandıramıyor insan kendini . Onun dışındaki herkes , bir şeyi kabullense de , o bunu
iki gün kabullenebiliyor. Üçüncü gün başlıyor cızırtılar , bozuk plak beyninde çalıyor sanki.
Doğruyu bildiği için , bildiğine inandığı için ya da bilmek istediği için arıyor durmadan.
İnsanın yolunda , kendinden başka yoldaşı yoktur nihayetinde , o da gelip geçenlere bakıyor ,
çamaşır asan teyzeye mesela , sevgilisiyle gülüşen çocuğa , alkol masalarına , paranın
soytarılarına ,kitaplara gömülmüş adamlara ,insanların kederlenişlerine, bir kadının kokusuna.
Başlarda , bazıları yaklaştırıyor onu kendine , belki de diyor , belki de yolumun sonu budur. Belki
de bu durakta durmalıyımdır , ya da ben buyumdur. Geldiğim ve kendimi bildiğim gün bugündür.
Doğru mu ? Ya da
Hiçbir zaman bugün gelmez de , hep dünde ya da yarında mı yaşanır hayat.
Bugün saniyelerle ıskaladığımız ve hiç ulasamayacagımız birsey mıdır ?
Bu yüzden bulamıyor yolunu , bilemiyor hangi durakta inmeli , hangisinde kalmalı .
Bilemiyor nedir ona onu anlatan.
Bitmeyen bir süreç bu , ya da ne zaman bitecegini bilemediğim. Sürekli ellerimden kayan bir
zaman ve bir damla su olmadığına , okyanusta kalmayacağına inanan ben. Gerçekten kendimi
aldatıyorumdur belki , vardır ya büyük bir cesaretle ortaya çıkıp , evet ben büyük tüketmiş ve
tükenmiş , bu vakitten sonra da hicbirseye el sürmeyecek, sürdürmeyecek, yalnızca ölümü
bekleyecek olan.
Ne çok kıskanırım onları , ben yükümlülüğüm olduğuna aptalca inananlardanım çünkü , doğamı
kolayca terketmiş ve bir halt olacağımı düşünmüşümdür hep, oysa çok azımız kağıt olabilir ,
çoğumuz ise kayboluruz ormanın derinlerinde. Belki birgün biri üstüme basıp geçtiğinde ,
kendimi hatırlarım.
Karmakarışık , biliyorum.
İçim de öyle.