Üç dünya kadar yaşamış ve yorgun hissediyorum. Biliyorum, bu bir bunalım döngüsü. Geçmiş ve gelecek arasında adımlarının sırasını karıştırmış, garantici tavrımın illüzyonuyla ilerleyen bir şeye dönüştüm. Varlığım, var olduğundan şüphe duyumsamaya başladı. Avuçlarım arasında sıkıca tutmaya çalıştığım her şey eriyor, çürüyor ve geriye belli belirsiz silik izler kalıyordu. Varlığımın bu dünyaya kök salmaya niyetli olduğunun bir kanıtı gibi... Ellerimle sıkı sıkıya tutunmak istediğim her şey bir şekilde benden gidiyor. Zamanı durdurmak ne mümkün?!


Benim sorunum neydi peki? Her şeyi iyi planlayan biri olarak manevralarımdaki kusur hangi sebeplerin sonuçlarıydı? Çevresel faktörlerin hengamesine düşmüş biri olarak, ben, aptal bir cahil gibi her şeyi kontrol etmeye çalışıyordum. İşler ters gitti işte (?!) tüm dünyaya küsmek bundan mıdır? Duygusal parametrelerimin dengesizliği neden bu kadar değişkendi, insan olmak böyle bir şey miydi? Pek parlak fikirlerim yoktur. Bir yol göstericinin ışığı beni mutlaka kutsamalı. Bir fikrin altında dallanıp budaklanmalıydım. Zeytin ağacı gibi arsız, olgunlaşana kadar tatsız, sade, uzun bir yaşam sürmeliydim. Öleceğimi düşündüğüm bir anda yeni filizler oluşturup üç dünya kadar daha yaşamalıydım. Yaşamaya karşı takıntılı olmak neden? Yerin bir metre altında huzurlu bir an yok mudur? Cevabını bilmediğim sorularım olsa dahi cevaplar bulacağım argümanları karıştırmaya, başlıkları okumaya dahi tenezzül etmiyorum. Galiba ben pek bir şey olsun istemiyorum...


Belli bir tarafım olmalı mıydı? Birini çok severken diğerinden neden çok nefret edebiliyordum? Bu pragmatist yaklaşımı nasıl elde etmiştim? Sanki ateşten bir gömlekti üzerimdeki, derimin üzerine yapışmış gibi. İyilik, kötülük üzerine kurulmuş bir dünya da başıbozuk avarenin teki olmak için uğraşıyorum sanki. Bir delinin taklitçisi bir bireyin sınırları içinde, kendi sınırlarımı özenle -belli belirsiz bir eylem halinde- çizmeye gayretlenmiş olabilirim. Burası bir dünya ve bir pencereden bakıyorum daima.


Fikrinin olması böyle bir şey miydi?


Eylemsizlik halimin, birilerinin itip tutmasıyla bozulduğu nice evreler mevcut. Sosyal bir varlık olmanın lanetiydi bu. Hızla bana doğru gelen bu kütlesel cisimlerin çarpması sonucu dengem -belli bir döngüde- bozulmaya devam ediyordu. Zaman yine durmuyor ve kaotik çapta yepyeni bozulmalar meydana geliyordu. Bir tarafta çiçekler yeniden filizleniyordu, diğer tarafta büyük tufan her şeyi dümdüz etmekle meşguldü...