avuçlarımda
mevsimin -meyvaları-
tertemiz ve serin rüzgarlar;
sana getirdiklerim.
işte onca renk, cümbüş,
saçlarına dokun diye sadece;
ardımda bıraktığım onca kent.
gördüklerim:
o yalın ayak çocuklar
yüzleri güneşe dönük
ben yanlarından geçerken
hepsi beni izleyen yalazlardı.
sevincimi
ve hüznümü
-o tanrıdan aldığım kederimi-
bütün gerçeğini doğanın
beni kuşatan gençliğimi
seni öperek yeniyorum
işte
seni ölesiye severek
ve -meyvalar-
ve rüzgarlar ve çocuklar aşkına
seni büyük bir hüzünle seviyorum
var mıdır ki:
insan için hüzünlü bir aşktan daha kan kusturucu şey?