Binbir gecenin kâbusu

Uyumaya korkutur padişahı

Binbir gece masalıyım

Her gece sevişiyorum kendimle

Öldürüyorum her sabah iğrenerek

Bin birinci gece ne zaman gelecek...


Binbir gece masalıyım

Her gece bir cariye katledip

Her sabah özür diliyorum bir kadından

Adağım ölüm, adağım kan

Tanrı’ya kafa tutan berduş

Tırnaklarını geçirir de boynuna

Başı çıkmaz omzundan

Binbir kere tövbeliyim

Her biri binbir cehennem yılı günahımdan

Ne iblis kadar cüretkar

Ne melek kadar uysal

Binbir yıldır adam olamamışlığım

Her gün farklı kıyafete bürünmüşlüğüm

Aynalar da sevmez beni

Ben geçemem karanlıktan


Gözleri belli belirsiz bir düşman

Gözlerinde belli belirsiz bir nişan

Binbir kere ant içmiş

Bu binbir gecenin katilini katle

Başıma binbir ödül konmuş

Pencereme konan kuş vurulmuş

Bahçemde açan çiçek ezilmiş

Dost edinmeğe aciz şahım

Varlığı ebedi olsun diye

Her gece binbir düşman edinmiş


Binbir yük bu iki santim omuzlarımda

Sırtımı dağlarcasına kesen rüzgar

Beni gitmeye zorlar

Ah bu benim sandığım her şey,

Bana binbir adım uzak tutar beni

Ah benim sandığım her şey,

Kapımda alacaklı gibi

Binbir gezegenin binbir çeşit toprağına

Değip yine gitmelere koşan ayaklarım

Kulağımda içeriden bir uğultu

Senin sebebin gitmektir şahım

Ne bir yolun var ne yolun sonu