Oldum olası sevmedi sıcak havaları... Takım elbiseli, uyumlu kravatlı, işinden çıkar çıkmaz gevşetti kravatını ve açtı gömleğin üst düğmesini... O üst düğme onun için özgürlüğü ifade etmese bile, en azından görüş gününü ifade ediyordu. Şimdi eve doğru yürüyecekti. Evi ile işinin yürüme mesafesinde olması İstanbul için lükstü. Lüks... Ne lüks bir kelime... Ne zaman eve yürüse elini cebine atar, anahtarını çıkarır, öyle yürürdü. Bu bahtiyarlığı doyunca yaşardı. 


Kitaplarını çok severdi. Kitap okumayı, sahaflardan kitap seçmeyi, kitapları üzerine konuşmayı çok severdi. Okumakta olduğu kitabını kitaplıkta değil, daima elini uzattığında ulaşacağı yerde tutardı. Hoşuna giden yerleri ayracını cetvel gibi kullanıp dümdüz çizerdi. Bu yüzden ayraçlarının kenarları hep yıpranmıştı.


Biraz ehlikeyif yaşamak istiyordu doğrusu... Hayata özenmek gerekiyordu. Plakçalar aldığında ona dijital platformlardan bahsettiler. Tabaka aldığında sigara kullanmadığını hatırlattılar. Arkadaşlarına daktilosunu gösterdiğinde gerekliliğini sorguladılar. Olsun, insanın ne alternatif bir yaşamı var ne de ikinci bir yaşam şansı... Bir defa yaşayacaksa özenerek yaşamak istiyordu. Yaşama özenmek; yazarken bile kulağa hoş geliyordu.


Faturaları buzdolabına asardı. Herkes akıllı telefonlarından cep bankacılığı ile, otomatik ödeme talimatları ile kolaylaştırırken o, emekli babasının yadigarı gibi sahip çıkardı faturalara… Bilmem ne payının bilmem ne kesintisini bilirdi. Şart mıydı? Değildi tabii ama tek tek incelemeden rahat etmezdi.


Mutfağı topladı, geçti salona, kumandayı eline aldı. O çok popüler uygulamalardan birini açtı. En azından sınırlı seçeneğe hapsetmiyordu ekran, kazanımdı. Beğendiği bir filmi izlerken gözü kornişe takıldı. Nereden bakmıştı şimdi, canı sıkıldı. Kornişten çıkan bir düğme, hayatın rutinine kastetmiş bir metafor gibiydi onun için… Kalktı, uzandı kornişe… Kendisine bile izah edemediği bir hızla çekti elini… Geçti koltuğa oturdu, yeniden baktı kornişten çıkmış tek perde düğmesine ve gülümsedi. Başını çevirdi ama kendini alamadı, yeniden baktı; "Böyle daha güzel oldu." dedi.


Kapattı televizyonu, gitti ütüsüz gömleklerinden birini aldı, ütüledi. Gömleğine uygun kravatı seçti. Yarın son ödeme tarihi gelecek olan faturayı anahtarının yanına, masanın üzerine koydu. Tam ışığı kapatmak üzereyken yine perde düğmesine baktı. Yine gülümsedi, kapattı ışığı…