Uyandı. Günler süren bir uykudan uyanırcasına sersem, akşamdan kalmış sözünün vücut bulmuş hali gibi sarsak bir haldeydi. Kendine gelmeye çalışıyordu. Karşısında yatan kadını uyandırmak istemediğinden sessizce uyuduğu kanepeden kalktı.
Birkaç adım atınca başının döndüğünü fark etti. Yatağın karşısında duran kırmızı koltuğa geçti. Boğazlı kazağı ile uyku sebebiyle saçları yastığa savrulmuş kadını izlemeye başladı. Uzun yıllar önce terk edip gittiği kadına birkaç gece önce bir deniz kenarında rastlamıştı. İkisi de hiçbir şey demeden birbirlerine bakıp durmuşlardı. Kadın, karşısındaki yatakta uyuyordu. Geceyi hatırladı. Neler yaptığını, neler konuştuklarını, sonra kadının evine gitmelerini, kadına sokulduğunu, sonra sarılarak uyuduklarını, gece yarısı uyanıp kadını izleyişini ve kanepeye geçip uyuduğunu anımsadı. Adamın yüzünde garip bir tebessüm belirdi. Demek ki sevgi böyle bir şeymiş, dedi.
Kadını izlerken dikkatini konsolda duran ahşap heykeller çekti. Heykellere bakarak birkaç dakika heykelleri izledi. Tahta parçalarının nasıl oluyor da böyle bir arada tutunduğunu düşündü. Daha dikkatli bakmaya başladı. Parçaların birbirine kenetlendiğini görünce durumu anladı. Birbirine kenetlenen her şey bir arada durur dedi kendince. Birbirine kenetlenerek birleştirilen tahta parçalarını izlemeyi bıraktı. Bakışlarını yeniden kadına çevirdi. Pencerelerden gelen güneş ışıklarının kadının yüzünü aydınlatışına şahit olurken kadının da onu izlediğini fark etti. İkisi de aniden gülümsedi. Garip bir şekilde adamın hoşuna gitmişti. Kadın yataktan kalkmaya çalıktıysa da adam biraz daha kadını izlemek istemişti. Lütfen dedi. Seni seyretmenin o mükemmel keyfinden beni alıkoyma dedi. Kadın gülümseyerek peki dedi. İkisi de gözlerini birbirinden ayırmadan bakıştılar. O an o dakika adam kadına, kadın ise adama yaklaşmak istedi. Adam kendini engelledi. Başını öne eğerek ellerine baktı. Kimse görmese de adam ellerindeki kanı görüyordu. Öldürdüğü insanlar gözünün önüne geliyordu. Bir kiralık katil olarak yaşadığı günleri hatırladı. Geçmiş asla insanın peşini bırakmaz diye mırıldandı. Keşke dedi. Keşke her şey istediğimiz gibi olsaydı. Keşke sevdiğimiz insan ile bir ömür sürebilseydik diye içerledi.
Bir zamanlar hayal ettiği her şeye sahip olmak için ülkesini, ailesini ve sevdiği kadını terk etmiş olmanın acısını hissediyordu içinde Oysa bu zamana kadar istediği her şeyi yapmıştı. Çok para kazanmış, dünyanın birçok ülkesini görmüş, farklı kültürleri tanımış, güzel kadınlar ile beraber olmuştu. Hayallerine kavuşmak yeterince kirlenmişti. Sonunda ise yakalandığı hastalığı öğrenmiş, yeryüzündeki zamanın dolmak üzere olduğunu anlamıştı. Son zamanlarını temiz bir hayat yaşamak için yaşadığı kirli dünyayı bırakarak geri dönmüştü. Oysa şimdi gözünde ne geçmişi ne de yavaş yavaş ölüyor olmasının hiçbir önemi yoktu. Sadece karşısında duran kadın ile olmak istiyordu. Kadının dizlerine başını koyup hiçbir şey düşünmemek, her şeyden uzaklaşmak istiyordu. Yerinden kalkıp kadının yanına gitti. Elleri ile kadının yüzüne dokundu. Kadının kokusunu içine çekti. Sonra kadının dizlerine başını koyup gözlerini kapattı. Ne oluyor bana dedi. Hayatımdan bunca insan geçmişti. Birçok insanın yaşayamayacağı hayatı tek başıma yaşamıştım. Oysa şimdi hiçbir şeyin bir önemi yoktu. İlk defa bu kadar huzur bulmuştu.
Gözlerinden birkaç damla yaşın geldiğini fark etti. Kadının da ağladığını anladı. Kadına dönüp neden ağlıyorsun, diye sordu. Kadın, çünkü seni ağlarken gördüm, dedi.
Adam kadının gözyaşlarını sildi. Ne garip şey, dedi. Aşk, gözyaşlarımıza bile hükmediyor.
Kadın, korkuyorum, dedi.
Adam ise kadının neden korktuğunu sordu.
Kadın, beni çok üzdüler, dedi.
Adam, beni de çok üzdüler, diyebildi. Sonra kadının yere düşen başını eli ile kaldırarak madem ikimizi de üzdüler, madem ikimiz de korkuyoruz, beraber korkalım, dedi. Kadın şaşırmıştı. Kadın korkuyordu çünkü yıllar önce bir defa güvenmişti adama ve sonunda terk edilmişti. Kadın, peki sen de beni bir daha üzersen, dedi. Adam kadının gözlerinin içine bakarak asla, dedi. Bilmiyorum, dedi kadın. Adam kadının yüzüne bir defa daha baktı. Hayatım boyunca her şeyi güç ve paradan ibaret olduğunu düşünürdüm, dedi. Sonra bir gün öğrendim ki yaşamak bu değildi. Kadına bakarak bırak kendini bana, dedi. Kadın, asla, dedi.
Adam sustu. Kadın sustu. Susarak birkaç dakika izlediler birbirlerini. İkisi de o an kavuşmak istedi.
Seni geri kazanacağım, dedi adam.
Kadın güvenmek dedi.
Adam, zaman ile güveneceksin bana, dedi.
Sonra, dedi kadın.
Adam, hayatım boyunca hiçbir şeyin sonrasını bilemedim, dedi.
Kadın, bizim sonramız, dedi.
Adam, bizim sonramızı da bilemem, dedi. Ama şunu bilirim, dedi. Şu an yanındayım, sen istedikçe yanındayım çünkü ben de yanında olmak istiyorum, dedi. Kadına sokuldu, boynundan öptü. Kulağına, şu anın kıymetini bilemezsek yarını da bilemeyiz dedi. O yüzden izin ver, zaman ile olsun her şey, dedi. Kadın, adamın kulağına peki, dedi. Adam kadını kalbinden öptü. Bedenini ve ruhunu huzura bırakırmışçasına kadına bıraktı.
Kenan Birkan
2022-05-23T13:45:29+03:00Farklı, durağan bir anlatımdı. Kaleminize sağlık. 🤎