Bir gece daha düşer rüyaların karası,

Ve ben, ne zaman uyanırım,

Bütün şehir susmuş, her şey terk edilmiş olur.

Bir avuç yıldızla sarılı gece,

Benimle söyler eski bir şarkıyı,

Biri unutulmuş, biri hatırlanmış.


Gecenin göğsünde kırık bir ışık var,

Ve içimde, hep bir eksiklik,

Bir eksik ben, bir eksik sen,

Ve birbirimize değmeyen eller.

Kırgın yılların,

Söz vermişken yıllar sonra,

Hayal kırıklıklarının ardında

Bir bekleyiş var,

Bir umudu her zaman saklayan.


Bir kez daha bak,

Bak ki dünya ne kadar küçük,

Ve biz, hep kaybolduğumuz zamanlarda

Birlikte olmayı bekleyen birer çığlık gibi.

Bir göz var,

Ve orada zaman erir,

O kadar derin, o kadar uzak.

Bir rüya gibi geçen her şey,

Ve her şeyin içindeki ben,

Birbirine karışan,

Ve hep bir adım geride kalan.


İçimden bir sükûnet geçer,

Bir şeyler der, ama sesini duyamam.

Fakat gözlerim,

Bir anlık bir anlamla uyanır,

Ve bütün kaybolan yılların,

Beni bekleyen bir yara olduğunu anlarım.


Sonra bir rüzgar geçer,

Ve dönerim,

Bir akşam, bir sabah,

Bir insan daha kaybolur,

Bir yudum sevda,

Bir adım uzaklıkta.