Bir an, yaşam ile ölüm arasında sadece bir an vardır. İki nefes arasında geliverir ecel.


Hiçbir şey yapamazsın, sevdiğinin ellerinin arasından kayıp gitmemesi için hiçbir şey yapamazsın. Onu son kez gördüğün ama farkında olmadığın o anın kıymetini sevdiğin ellerinin arasından kayıp gidince anlarsın. Keşke dersin onu son kez gördüğünü anladığında. Keşke dersin, keşke kokusunu son kez içime çekseydim. Keşke ona son kez gülseydim. Keşke onu son kez güldürseydim. Keşke yüzüne son kez doya doya baksaydım... Hani derler ya hayatta keşkelerle yaşamayın diye, sevdiğinizi her bırakıp gittiğinizde hayatınıza onlarca keşke ile devam edersiniz. Bazı insanlar çok erken tanışırlar keşke ile, çok erken kaybederler sevdiklerini; bazen 3-4 yaşlarında, bazen hiç doğmamış olmalarına rağmen…


Bir kez keşke dedi iseniz sevdiğiniz için hayatınızın geri kalanına, kalbinizin bir köşesinde ona duyduğunuz özlemle yaşarsınız. Ne yaparsanız yapın gitmez oradan, kimi zaman diğer tüm duyguları bastırıp bas bas bağırır buradayım diye; o zaman yüzünü, sesini her şeyini unuttuğunuz birine özlem duymanın acısıyla birkaç damla yaş dökülür gözlerinizden. Ağlarken düşünürsünüz, onunla olan anılarınızı hatırlamaya çalışırsınız, evet dersiniz bir anda, gelir aklınıza çok kısa bir cümle. Ama yüzü oluşmaz, söylediği yer oluşmaz, sesi oluşmaz zihninizde. Simsiyah bir ekranda yazan yazıları okuyor gibi olursunuz; kendi sesinizle, sadece zihninizde...


Özlem bence sadece geri gelmeyecekler için hissedilebilecek bir duygudur (Belki de bana aksini hiç hissetmediğim için öyle geliyordur.). Ne kadar keşke demiş olursanız olun insanın kaybettiklerine karşı duyduğu özlemi unutturan tek şey bilirim bu hayatta, o da bizi çok seven insanlara sıkı sıkı sarılmaktır. Yas elbet tutulur, özlem elbet kalır lakin ölenle ölünmeyeceğini de unutmamalı insan...