gözlerini ovuşturdu. masaya bıraktığı gözlüğünü geri alıp narin hareketlerle burun yuvasına ve kulaklarının üzerine güzelce oturttu. günlerdir uyumadığını düşündüm. kahvesinden bir yudum almak için elini uzattığında kazağının bileği yukarı doğru kısaldı. birkaç saniye boş gözlerle yere odaklandı. dilinin üzerindeki kahvesini boğazına doğru itti. kalkmadan önce etrafını süzdü. kendisine göre epey genç olan kadının üzerinde bir süre kaldı gözleri. kadın onu farketmedi bile. önündeki kitaptan dünyasını kurtarıyor olmalı diye düşündüm. bu kadar odaklandığına göre epey önemli bir şeyler olmalı kendisi için o kitabın içinde. yoksa bir insan bu kadar yakından bakmak ister miydi, bu kadar derinden anlamak ister miydi bir kitabı ya da herhangi bir şeyi? hernangi bir şeyi.. mesela bir insan, bir insanı bu kadar yakından görmek ister miydi? kendimi tamamlayıcı bir sevginin parçası olarak hissetmediğimi söyleyen bir iç ses ile büyüdüm bu zamana kadar.o yüzden bu sorunun cevabını bilmiyorum. kadın kafasını kitaptan kaldırdığında yanında bir süredir uyuklayan kediyi yeni fark etmişti. bir süre gözleri kedinin bir çift gözü üzerinde durdu. gülümsedi. kediye mi bilmiyorum. derin bir nefes alıp kitabına dönmeden önce 2 sandalye yanında oturan iki genç çocuğu süzdü. nefret mi iğrenme mi olduğunu ayırt edemediğim türden bir bakıştı bu. aklında bir şeyler canlanmış olacak ki hala kitabına dönememişti.. bunun yerine gözlerine bakakalması için yeni bir adres verdi.......