İnsan bazı şeyleri bir anda kabulleniveriyor. Aylarca kendini kandırdığı şeyler bir anda farklı görünüyor. Bir anda anlıyor Everest’in tepesinde gezdiğini sanırken aslında soğuktan ve oksijensizlikten ölmek üzere olduğunu. Kanatlanıp uçmak üzere olduğunu sanırken aslında bir tavuktan farksız olduğunu. Bir anda görüyorsun renklerin aslında o kadar parlak olmadığını. Sırtını yasladığını düşündüğün dağın toz ve kum yığını olduğunu. Kendini çok özel sanıyorsun ama onun için herhangi birisin. Sen seviyor sanıyorsun mesela ama o seni “sevmeye yakın” Bir anda tüm ışıklar yanıyor. Bir anda farkına varıyorsun her şeyin. Evde otururken ya da yürüyüş yaparken ya da mutfakta yoğurt çırparken bir anda dank ediyor kafana her şey. Ve yerli yerine oturuyor. Neden böyle yaptı, niye böyle oldu, ya şöyle olsaydı vs. gibi sürekli kendi kendine sorduğun sorular bir anda cevap buluyor. O an anlıyorsun. Avını tüm çabalarına rağmen elinden kaçıran bir çita gibi aç ama kabullenmiş şekilde oturuyorsun. Olmadı. Çok istediğimiz oyuncağı almayan anne babamıza ayaklarımızı yere vurup ağlayarak aldırma yaşımız çoktan geçti. Bazen olmuyor ve biz sadece vitrindeki o çok istediğimiz oyuncağa bakıp iç çekerek kabulleniyoruz. Bir anda… Hepsi bir anda oluyor…
Bir anda
Yayınlandı