Dünya değiştirir insanı,
Dirhem dirhem azalır önce.
İlk zamanlar iyi biri olduğunu hissedersin.
Çocukluk zamanları içinde kalan iyilik neferleriyle,
Ve bulduğun onca nedenle; ne gelecekte ne geçmişte sadece o anda yaşarken hiç de böyle düşünmezdin.
Sonra zamanla değişimin içinde aynı fırtına içinde kalan bir gemi gibi kalakalırsın.
Değişim kaçınılmaz şekilde gelir ama tümlenmezsin de parça parça dağıla dağıla gidersin geleceğe.
Kırılırsın, kırarsın, sevilmezsin, sevmezsin.
Zamanla iyiliklere olan inancın da sarsılır.
Herkesten hiçliğe giden yolda,
Sevme biçimleri, ilgi alanları, sözcükler, alışkanlıklar ve daha nicesi sana hoşnut gelmemeye başlar.
Ve değişim başlar.
Sonra çoğunluğa sövmeye başlarsın.
Bir an rahatlarsın.
Sonra yeniden, yeniden ve yeniden söversin.
İçten tutuşan alev zamanla dış dünyanı da sarar.
Hayallerin, hedeflerin de bireyselleşir.
Neler neler bireyselleşir hatta.
Çıkarların bile bireyselleşir.
Karanlık, izbe ve loş yerlerde bulunmak istersin.
Her gün farklı bir noktaya dalarken,
Kırmızı perdede başa sarar geçmişin kesitleri.
Artık kafa tuttuğun birçok şeyin mağlubiyetini tadarken,
O kadar bireysel olursun ki,
Kazandığın tek şey soluk renkler olur.
Bütün kalabalık mecralar samimiyetini yitirir.
Sende samimiyetini yitirirsin.
Günahkâr hissedersin.
Madem herkes bu kadar iyi olduğundan bahsediyor, kim bu kötüler dersin.
Sonra bir bakmışsın ki o kötülerin içinde sen de varsın.
Katran karası kalbinle artık kirlisindir,
Günahkârsındır.
Dünya değiştirmiştir seni,
Dirhem dirhem azalıp tükenmiş ruhunla,
Tövbe etmeye bile mecalin kalmamış ve savrulup ölüme doğru tekerrür eden cılız çabanla geçmişsin hayattan.