Kendime dürüst olamamamı anlayamıyorum,
sadece kendimleyken bile bazı oyunlar sergiliyorum, hikayeler yazıyorum.
Hayal kurmanın çok ötesinde tüm bu yaptıklarım.
Kendi dünyamı yaratıp gerçek kişilere gerçek olmayan roller biçiyorum.
Herkes çok iyi oynuyor rolünü
ve ben hep iyi, haklı,sevilenim,
en cesurum, zaten en çokta cesuru oynarken seviyorum kendimi.
Gözyaşlarımız hep mutluluktan,
iyilerin hakkını aldığı kötülerin sonunda doğru yolu seçtiği bir dünya burası;
yanlış oynanan bir sahnede veya eksik söylenen her sözde
yeniden başlıyor, tekrar ve tekrar...
en mükemmeli olana kadar.
İçinde kalmışlıklar yok, pişmanlıklar, koşturmacalar ve korkular yok.
Olmak istediğim, olamadığım her şeyim burada,
belli ki tüm bunlara en çok ben inanıyorum.
Sanırım biliyorum; inandırmak için başkalarını önce kendimden başlamalıyım.
Aynaya baktığımda gözlerimin ardından bir gülümseme yayılıyor artık yansımama,
bir yerlerde iyi ve güçlü olduğumun verdiği mutlulukla yaşıyorum.
Yazarı, oyuncusu, seyirciside benim bu gösterilerin,
tüm bunları yaşarken kendi yarattığım dünyamda; uzaklaşıyorum hayatımın gerçekliğinden
sahi artık hangisiydi benim gerçeğim?