"Kim söylemiş son diye, olmaz diye, kanar diye..."


Söz konusu aşk olduğunda yaşanan her şey sonu anımsatır insanlara. Bak bu son kişi yaftasını ivedilikle koyarız, ardını düşünmeden. Oysa birileri gider, kötü olduklarından değil size iyi gelmediğinden, sizin ona iyi gelmediğinizden. Sonra birileri gitmeden biter bir şeyler, sürdürürken yıpranır iki taraf tanımaz olursunuz birbirinizi. Birinin ruhunun neşesini ölürken görmek ızdırabın ta kendisidir. Karşılıklı ızdırap akar... gibi gibi nice olasılık. Ama biz eminlikle deriz ki bir daha onun gibi olmaz! Onun gibi olmaz zaten, olmasın. Başka olsun ki iyi gelsin sana, o iyi gelse yanında olurdu. Hem hak verilesi hem de alabildiğine şaşılası bir halet. Hak verilesi çünkü insan, yaşamındaki insani tek ihtimali olarak görüp sımsıkı sarılmak istiyor. Lakin neyin ihtimali, mutluluk ihtimali mi, doğrusu bu da bana abes geliyor. İnsan mutluluğunun üstüne birini almalı, mutluluğu birisinin üstüne inşa etmemeli. Sonra bir şey olup bitince feci çuvallıyor.

Şaşılası çünkü zaten herkes bir şekilde bağlanmaya handikap örme gayesinde, üzerine üzerine gitmek bu şekilde, ekstra bir gücün ta kendisi. Bastırmanın bir başka yönü olsa gerek bu da.

Yine de insan ya, her duygunun muhtelif hali mevcut ama olur, yine olur, yeniden olur.

Çok daha güzeli, çok daha kötüleri. Zamanın geniş izinde yer ayırtmadan, evhama düşmeden. Olana oluşuyla tamam demeli...


Moğollar, Yolum Seninle, hem yazarken eşlik etti, hem de yazmama saik oldu şarkı sözlüyle. :)