Ufak, tefek , daracık bir sokaktan geçtim. Sokağın içinde,yalnızlığa düğümlenmiş Koca karılar! bir birleri ile dedikodu yarışına girmişlerdi. Birinin gözlerinden düşen hayali diğeri alıp baktığı yere yapıştırıyordu. Hava karar'mak üzere, Hafif yağmur atıyordu tepelerine ellerindeki örgüler zamanın içinde bir tür çile örmek'ti. Tatlı dedikodulardı bunlar, falanca'nın oğlu mimar olmuş filanca'nın kızı modacı olmuş. İçlerinden bir tanesi gürültüyü attı ortaya! Yaseminin kızı kaltak olmuş dedi. Diğerler yapma be diye mırıldandılar, kadın devam etti " essah'tan " öbürleri pür dikkat dinliyorlardı. Tam o anda firuzenin kocası cemşit amca ~ la urospu havlumu getir aptese gidecem dedi diğer kadınlar şaşa kalmışlardı. Firuze koca karı patlama herif diye çıkıştı " şorada iki lafın belini kırayuk "
Diğer kadınlar gülüştüler. Firuze onlara çay ikram etti. Yaşlı kadınlar çayı öyle bir karıştırıyorlardı ki şakır, şuk'ur camlarda genç kadınlar pencerelere çıktı arkalarında da ürkek kocalar karıları'nın arkasından pencereden bakmaya çalışan erkekler ne meraklıydı. Ne oluyor ne oluyor diye kadınlara soruyorlardı. Kimisi elinin körü oluyor kimisi sana cama çıkmak yok demedimmi gibi sözler söylüyorlardı. Derken evlerin birinden feryatlar, ağıtlar yükselmeye başladı bütün dedikoducular ve onları izleyen mahalleli başlarını o eve çevirmişlerdi. Yağmur şiddetlendi..