Ne kadar inanıyoruz içimizdeki sesin söylediklerine? Ne kadar doğru bizim için söyledikleri? Bu sesi dinlerken en çok kimin sesine benziyor bu ses, en çok kimin sözüne benziyor kurulan cümleler? Ne kadarı gerçekten biziz? Bu konu benim için muhteşem bir deniz gibi/kadar geniş… İçime baktığımda bir denize bakar gibi sonunu görmüyorum. Bir sonu var biliyorum ama bunu göremiyorum ve bilemiyorum. Bu hususta da çok şanslı hissediyorum. Kendimle ilgili her an yeni şeyler öğrenebilirim ve her an biraz daha tanıyabilirim kendimi.


Şimdi kendimi kendime dair tüm yargılarımdan, yorumlarımdan özgür bırakmaya niyet ediyorum. Kendimi yargılamaktan, yorumlamaktan vazgeçiyorum. Ya kendime dair bu yargım bir başkasından bana miras kaldıysa? Ya ben de buna inanarak öyle sanıp devam ettiysem? Buna ne güzel örneklerim oldu! "Aa ben aslında bunu yapabilirmişim." cümlesini kurduran şaşkınlıkla beraber gelen mutluluklar yaşadım. Belki de sandığımız şey değiliz. Belki de aklımıza bile gelmeyen güzellikleriz. Sınırlarımızı kaldırdığımızda genişleyen enerjimiz bizi bile şaşırtabilir, inanıyorum. Herkesin ve her şeyin özüne inanıyorum. Hele ki bir de seviyorsam… İçimdeki deniz duruluyor. Tatlı bir meltem… 


Dalgalarını da, durgunluğunu da, sığlığını derinliğini de, mavi mi yeşil mi ikilemini de, karşısında duran gökyüzünün rengini yansıtmasını da, kendini teslim edeni üstünde taşımasını da, serinliğini ve genişliğini de seviyorum içimin denizinin. Hepimiz için ferahlatan mavilikler diliyorum...