Televizyondaki dizi sektöründen tamamen ümidimi kestim. Kaliteli, bir anlamı olan diziler sırf reyting kazanamadığı için mecburi finale gidiyor. Reyting alan ne entrika, kavga, aldatma, şiddet varsa da dizi devam ediyor.
Dizilerin sırf bu sebeple finale sürüklenmesi de acı, ama sanırım toplumun çoğunluğu yararlı mı zararlı mi diye bakmıyor. Onları kendileriyle yüzleştireceklerden kaçıyor ve içlerindeki bastırılmış bir takım başka duyguları ortaya çıkaran, (şiddeti, aldatmayı meşrulaştıran) dizileri seçiyor.
Evli olduğu halde aldatanlar tepki görmüyorken -ki bence bu büyük bir tepki toplamalı- bir kadın evli olmadan sevdiği biriyle cinsellik yaşadığında "ayıp" "günah" oluyor. Ki anlıyoruz ki bu kelimelerin de anlamını bilmiyor bunu diyenler.
Bir de erkek evliyken aldatınca makul görülüp, kadın yuva yıkan olarak yaftalanıyor, ki bu apayrı bir konu...
Ve hep zengin hayatı görüyoruz dizilerde. Fakir hayatı olan bir dizide ise, çevremde gördüğüm kadarıyla, "bu ne biçim dizi, sinirim bozuldu" gibi tepkiler verebiliyor artık insanlar. Bunların tutma sebebini de içimizdeki bu 'zenginliği' yaşama isteği olarak görüyorum. Belki de hiçbir zaman ulaşamayacağımız hayatları, izleyerek bir şekilde kendimizi tatmin etmeye çalışıyoruz.
Netflix'teki dizilere ise zorla cinsellik ya da lgbt konu alan şeyler ekleniyor. Kimi zaman iyi diyebileceğimiz içerikler çıksa bile bu zorlama hep göze çarpıyor. Sırf kabul edilmesi için belli kalıplara giriyorlar.
Dizi hatta sanat, zorlamayla da olmaz, olmamalı.
İyiyi, doğruyu ve güzeli anlatan hiçbir şey para etmiyor, değer görmüyor.
Diziler sandığımızdan daha çok etkiliyor bizi. O yüzden siz de ne izlediğinize dikkat edin, çünkü normalde "yanlış" diyeceğimiz pek çok şey normalleşmeye başladı bilinçdışımızda.
Ancak bunun farkına varırsak bizi etkilemesini engelleyebiliriz.