Şiirimin seslendirmesini de yaptım: Dinlemek isterseniz linkten ulaşabilirsiniz :) Destek olmak için de paylaşabilirseniz çok sevinirim 😊
https://www.youtube.com/watch?v=5kSn3fwjkxM
Derin bir nefes aldı,
Derinlemesine hiçbir şeyi unutmadı
Soğutulmuş parmaklarının kesikli aralarından yeni bir bakış, yeni bir ışık huzmesi aydınlandı
Parıldayan bu bulanıklık karşısında gözleri sulandı
Titreyen çatlak dudaklarının arasından bir tebessüm mırıldandı
Aldığı derin nefesi boşluğa,
O nefese ondan daha çok ihtiyacı olan tüm o boş yaşanmışlıklara geri bağışladı
Tetiği çekti ve hayatının son pişmanlığını yaşadı
O gün yataktan kalktığında, aynayla bakıştığında, pencereden dışarı baktığında,
Güneşin yakınlarda bir yere park ettiği yaz rüzgarını kucakladığında
İçinden sadece işte bugün buradayım ve bunun için minnettarım demek gelmişti
Fakat saçının hala arka kısmında bir ihanet fokurduyordu
Bir ihanet,
Yeryüzündeki bütün bilgilere, bütün bilgelere
Artık çok şey biliyordu, çok şeyle yaşıyordu, birçok şeyi görmezden gelebiliyordu
Kibir artık ona eski bir platonik dostu,
Gurursa yutkunamadığı her bir elvedayı anımsatıyordu
Evet, o da herkes gibi bir anlığına da olsa gelecek hayalleri kuran bir çocuğa benziyordu
Parlak ve bir o kadar da tükenmiş.
Bazen günler duraksadığında o da duraksıyordu
Dişlerini yanaklarında gezdirirken veya tırnaklarını aritmetik bir şekilde suntalarda seslendirirken,
Mezarlığa hapsolmuş bir anı vızıldıyordu
Yerin, yani bilincin en derin ve en yüzeysel bağlarının çarpıştığı o bilinen evrende,
Bu vızıltı geri kalan tüm anılardan günbegün uzaklaşarak,
Sonsuza değin sonsuz bir sessizlikle kök salacağı o güne doğru yavaş yavaş, yalın yalın taşlaşıyordu
İhanetler biz ne yaparsak yapalım ne söylersek söyleyelim fokurdamaya devam ediyordu
Bu fokurdamalar bazen bu vızıltılara eşlik ediyordu
Hatta birlikte yemeğe çıkıyor, birlikte dans ediyor, birlikte yatağa giriyordu
Birlikte kahvaltıya, birlikte duşa, birlikte yatağa ve sonra birlikte ayrı yollara düşüyordu
Unutulmaya çalışılan her şeyin suçlusu o çığlıklarla birlikte alay ediliyordu
Herkes bir başkasını, bir başkasını herkesleştirerek hiçkimseleştiriyordu
Herkes, bir başkası geldiğinde bir başkasının gittiğini anlıyordu
Çünkü herkesin hayatı hiç kimsenin hayatına benzemiyordu
Başkalar her zaman başkalardan daha cazip geliyordu
Başını avucuna yasladı
Hala buradaydı ve buna minnettardı
Bu minnettarlık, kadife kaplı bir uyuşukluk gibi onu huzura yaslıyordu
Düşüncelerin loş bir gökyüzü gibi sabit ve iddiasız kılındığı o huzura.
İstediği buydu, elinde ve ruhunda olan da bu
Tencereden bir kubbe gibi yükselen keskin baharatlar sadece onun burnunda çakıyordu
Namus kavgaları, trafik magandaları, esnaf yakarışları, hepsi onun kulağında şakıyordu
Koltuklar sadece onun hacmini tanıyordu
Lambalar bir tek onun bakışlarıyla renkleniyordu
Bu kırıntılar sadece onun yediği ekmekten dökülmüştü
Yerlerde gezen bu gölgeler sadece ama sadece onun peşine düşmüştü
Kabul etmiyordu ama,
Yemek masasında biriken bütün bu göz yaşları yalnız onun gözlerinden süzülmüştü
Yanakları; şefkatli kıvrımlar, kırıklı rüyalar, sonu gelmeyen vedalar,
Ve başlangıcı hiç olmayan kararlardan dolayı pütür pütür büzülmüştü
Bu sabah gördüğü kişiyle her sabah gördüğü kişi sanki kendi içinde bölünmüştü
Akşamında tanışacağı kişi dün akşamın yabancısıydı artık
Bir sonraki akşam ne bir insandı ne bir yaratık
Belki de bir gemiydi, ya da bir kayık, hatta sadece kürekten ibaretti, hayır! çoktan alaboraydı
Çabalamıştı çabalamasına lakin yanlış kanatlarla yüzmüştü, yanlış derinliklerde yürümüştü
Hayalleri inişliydi, beklentileri çıkışlı
Bu yüzden yaşanmışlıkları göklerdeydi, hatıraları batık
Çünkü hepimiz hatırladıklarımızı unuttuklarımızdan daha değerli sanırdık
Dışarıya son bir kez daha baktı
İşte oradaydı
Temiz, güler yüzlü, uzun saçlı, kimsesiz bir karaltı
Bu karaltıya ellerini uzattı
Karaltının içindeki umudu, masumiyeti, heyecanı kavramak istedi
Onun geriye dönmesini ve kendisini affetmesini düşledi
Ona yaşayamadığı bir yaşamı bahşetmeyi,
Kucaklayamadığı bir farkındalığı kabullendirmeyi,
Ve akıl edemediği her bir aklı tembihlemeyi bekledi
Fakat bunlardan vazgeçti
Kendinden vazgeçti
Sadece gülümsedi ve ona iyi şanslar diledi
Karaltı yoluna devam etti
Yine her şey eskisi gibiydi
İnsanlar yürüyor fakat ilerlemediklerini anlamıyordu
Dünya dönüyor fakat yine her seferinde aynı noktada duruyordu
Her şeyin sabit, her şeyin katı, her şeyin salt olduğu o ağırlık noktası
Sadece pişmanlığın biçimsiz olduğu,
Yalnızca ızdırapların kaygan durduğu,
Ancak yok olmanın tövbeyle buluştuğu,
Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez o nazır ve münezzeh nokta
Pencereyi kapattı
Derin bir nefes aldı,
Kapı çaldı
Gelen postaydı
Berkant Demiray
2024-08-10T23:26:23+03:00Çok teşekkür ederim 😊
Büşra
2024-08-10T22:16:06+03:00Dinlemek daha etkileyici kılıyor. Tebrik ediyorum. 🥂