Kaybolan bir çocukluğun oyuncağı ellerin,

Durup durup onlara tutunuyorum.

Bir kuş vurulup yeryüzüne düştüğünde ölüsü

Sana koşuyorum kan ter içinde.

Çünkü bir tek sen dindiriyorsun acımı

Yere düşen ekmeği öpüp kaldırır gibi,

Alnımı öpüp kaldırıyorsun yerden bakışlarımı.

Öylesine dik ki duruşun, beni koruyuşun

Demir bile imreniyor sana.

Baş başa kaldığımızda beş duvar arasında

Kemiklerini sıyırıp teninden,

Kuşağını indiriyorsun.

Dizlerimde büzülüşünle santimetrelere düşüyor hacmin.

Sevgilim ben doğurmadım seni ama

Yemin edebilirim annen kadar sevdiğime seni.


Ne adamlar tanıdım senin yokluğunda,

Cezaydılar hep kadınlığa...

Bir ödül gibi seni tanıdım ardından.

Sen beni izlerken hayran hayran

İnan sevgilim şiir yazmak değildi zor olan

Yazmamaktı.

Hoş yazmaya gerek de kalmazdı

Adamlar ceplerinde bıçak yerine,

Ceketlerinde çiçek taşısaydı.


Tadı kalmayan yaşamakta

Tadımsan,

Sıyır al dudaklarınla üzerimdeki tortuyu.

Taşıyorsam halına yeni sağılmış süt gibi

Şikayet etme doluluğumdan, hisset beni.


Ben şimdi bir akşam pazarında,

Şiir yazar gibi marul seçiyorum sana

Tane tane

İnce ince

Sonra gülümsüyorum her gördüğüme.

Sen yatıyorsun yüzümün kıvrımlarında.

Bilmiyorlar,

Cennete giden harita gibi uzanıyorsun orada.


Marulla konuşuyorum ardından.

O senin tezgahında yıkanacak olmanın kutsallığını anlatıyor,

Bense seninle yaşamanın

O iç sızlatan güzelliğini.

Yalnızken önemi olmuyor tüm bu inceliklerin,

Duvardan duvara çarpıyor ruhlar.

Ayak altlarında pazardan kalma marula dönüşüyor insan.


Sevgilim,

Çıkamadıysak bu Ramazan akşamlarında sokaklara

Karnını doyuramadığımız hayvanlar kadar kırgınım yaşama.

Ve yolumuzun kesişmediği sokak çocukları kadar

Acıyor yüreğim.

Bir çocuğumuz bizi beklese de evde,

Yüzlercesi duruyor kapının dışında.

Biraz hafifler yaram belki

Esnafların hiç kapanmayan kepengi olsak şimdi

Ve yalnız iyiliklerin işletse dünya saatimi.


Yaşanacak güzel günlerin olması gerekir ileride...

Şuan

Bir belediye otobüsünün hıncahınçlığında

İnsanların basit güzelliklerle şiirleşecek yaşamın

Birleşik çirkinliklerde öldürmesini

Döküyorum yazıya.

Onların ki parmak izleri duruyor hüznün kanında.

Yalnızlığın sökülen saçları,

İnanılmayacak güzellikteki ellerinde.

Evreni cennete çevirecek güçteki sevgiye sahipken

Övündürüyor katillikleri.


Sevgilim,

Şüphesiz sen olmasaydın yanımda

Kırmızı mürekkep yerine

Dökülen ben olurdum yeryüzü sayfasına.

Bende duran ve asla el uzatmadığın o kırmızıdan

Bir kalp yaptım göğsüne,

Hem dünyaya hem mahşere...