Şimdi hissediyorum soğuk nefesleri ensemde.
Bocuk boncuk terlemişim, sırtımdan aşağı iniyor fısıltılar.
"Nereye?" diyorlar sessiz bir biçimde.
Gün doğuyor kızılca, olağanca esrarengizliğiyle güneş yükseliyor otel penceresinden.
O kadar mı sarhoştuk birbirimize dolanmışken?
İhtişamlı Galata Kulesi arkamda duruyor.
Böyle güzel manzaralar içindir bitecek hikayeler.
Kaldırım taşlarından sesler geliyor.
Beyoğlu yokuşları yorgunlar için değildir.
Yorgunluktan olmaz ama, kaldıramıyorum başımı...