Bir gün aşk kapınızı çaldığında hazırlıksız yakalanacaksınız. Kapıyı açmaya direnecek ama kapının deliğinden izlemeye kendinizi alıkoyamayacaksınız. Her gün o kapıyı açmaya direnecek, bir gün karşı koyamayacağınız o günün geleceğini bileceksiniz. Uykularınız kaçacak, düşünmenin bir işkence gibi kullanılabildiğini anlayacaksınız. Düşünmemek için o kapıya, kafanızı kırarcasına vuracaksınız. Kendi kendinize konuşmaya yeter, dur, lütfen gibi kelimeleri kullanarak başlayacaksınız. Canınızın yandığını bilecek, acının nereden geldiğini gösteremeyeceksiniz. Bu yaranın bir dokusu olmadığını o yara kabuk bağlayamadığında öğreneceksiniz. Geçer diyenler olacak, onlara inacaksınız ama geçmediğini anladığınızda bu acıyı kabul edeceksiniz. Unutmayacak, alışcaksınız. O kadar büyük kaybedeceksiniz ki kazandığınız hiçbir şey o kaybın yerini doldurmayacak ve o andan itibaren kaybettiğiniz hiçbir kayıp sizi bir daha yıkamayacak. Okuduğunuz her şiir, dinlediğiniz her şarkı size yazılmış gibi gelecek ve izlediğiniz her filmde başrolü birlikte paylaştığınızı fark edeceksiniz. Gün geldiğinde o kapıya çok direneceksiniz ama o kapıyı açacaksınız. Ve beni anlayacaksınız.