Bir kış gününün ilk saatleri. 

Kar damlıyor gökyüzünde.

Düşüncelere kapılmışım.

Fonda çalan müzik,

Bütün hayatımı özetler nitelikte.

Bir dostun kaybedilişi, 

Bütün evrenin boşluğunu,

Ve yalnızlığın yalınını…

Yüzümde keder ve şefkat yan yana.

Yıkık bir isyan gibi.

Soğuk duygular çarpıyor yüzüme.

Oysa ne çok isterdim

Serin bir bahar akşamında 

Gevaş yaylasında 

Van gölünün maviliğini izlemeyi.

Senin yüzüne bakıp

Acı tarihin aşkını hissetmeyi.

Ve sulara gömebilseydim

Akdamar’ın yüz yıllık yalnızlığını.

Felsefeyi, ideolojiyi yayabilseydim 

Artos, Süphan ve Ağrı dağlarına.

En önemlisi de sana ulaşabilseydim

Yüreğine, kalbine ve gözlerindeki bakışa…

Bir şiire bağlanıp

Bütün yaşamışlığımızı çizebilseydik

Karlı ovalara.

Tütünü alıp ellerimizin arasına,

Yakabilseydik geçmişimizi ilk nefeste.

Bırakıp hatalarımızı sınırın bir köyüne.

Uzaklaşabilseydik bir daha görmeyecesine.

Kıvrımlı yollardan geçerek 

Klasik şarkılar eşliğinde

Sımsıkı sarılabilseydik

Umutlarımıza, sevdiklerimize.

Cennet bahçesini düşleyerek.

Öpebilseydim boynundan

Yeşil, bereketli ve de sonsuz.