- Bu son yaptığınız bir elveda mıydı efendimiz?


Evet öyleydi. Ortak bir paylaşım alanını kendim için yok ettim.


- Demek sonunda oldu.


Çok uzun süre düşündüm recin ve bu ilişkinin artık bitmesi gerektiğine karar verdim.


-Bu kararı almanıza ne yardımcı oldu efendimiz?


Bir ilişkinin içindeyken duyguların açıkça konuşulması gerektiğine inanırım. Çünkü bence ilişki kurulmaktan ziyade inşa edilen bir şey bence. Bu yüzden konuşmak önemlidir. Ben hep öyle yaparım her ne düşünüyorsam, ne bekliyorsam açıkca konuşurum. Bunu görmedim ve böyle bir ilişki istemediğime karar verdim.


- Gördüğünüz şey neydi efendimiz?



Bana söylemek istediklerini başkasından bahsedermiş gibi konuşup bana anlatması. Bunu sonradan davranışlarından anladım.

Bu da son nokta oldu


Biliyor musun, son tartışmamızda ben haklıydım ama bir gözyaşına hepsini unuttum. Sevdiğin birinin ağlaması haklı olmaktan daha önemli diye düşündüm. Şimdi fark ediyorum ki istemsizce sadece manipüle ediliyormuşum.

Gözyaşının da samimi olanı makbul.


- Peki sonra ne oldu?


Bir süre sonra bazı şeyleri fark ettim ve böyle olmaması gerektiğini düşündüm. Verilen sözlerin samimi olup olmadığını anlayamadım ve bir şey yapmaya karar verdim.


Her zaman yaptığımın aksine bir sorun var ama yokmuş gibi davranmaya başladım. Nasıl tepki vereceklerini görmek için.

Aslında yansıtma yaptım. Bir sorun olduğunda konuşmak yerine anlaşılmayı istemek, hep karşıdan bir adım beklemek..

Sanki kendiliğinden geçecekmiş gibi.

Aynaya bakmaya tahammül edilemedi sanırım.


Bana sorarsan bunun adı bencillik. "Ben haklıyım, istiyorsan sen gel konuş, çözelim" anlayışı.


"Hayır değilsin, her zaman olamazsın ben de olamam ama bunu konuşmadığın sürece seni anlayamam."


Böyle davranılması küfür gibi geldi doğrusu. Sırf ben bunu yapıyorum diye bu benim görevim olduğu anlamına gelmiyor.


- Peki sizce o taraf nasıl düşünüyordur efendimiz?


"Bir sorun vardı, gelip konuşmadı. Demek ki böyle olmasını istiyor ben elimden geleni yaptım" diye düşünüyor olabilir. Yüzleşmekten, haksız çıkmaktan korkuluyor.


Hâl mesele böyle olunca bu ilişkinin bitmesinin içten içe istendiğini fakat itiraf edilmediğini düşünüyorum. Zira böyle olmasa gelip "bir sorun mu var, konuşalım" denirdi.

Özveri yok gurur çok. Bunun adı ilişki değil.


- Siz genelde yumuşak, kalbi yeniliğe ve değişime açık birisinizdir. Hatta bazen sevmenin emek olduğuna inancınızdan dolayı o kadar anlayışlı oluyorsunuz ki kızmıyor değilim. Ama karar verdiğiniz zaman ki sert ve soğuk mantığınız beni ürkütüyor.


Merak ediyorum: Bu kararlar da yanıldım dediğiniz oldu mu hiç efendimiz?


Bir karar vereceğim zaman alelade, dik başlı hareket etmemeye çalışırım. O soğuk raddeye gelene kadar mümkün olan her ihtimali değerlendirmiş, gerekeni yapmış oluyorum. Sonrasında verdiğim karar kendime olan değerimden asılıdır.

Geri dönüşü pek olmaz.


Hatta recin, böyle bir şeyi karşı taraf ile konuşmak yerine sana anlatıyorsam çoktan bitmiş demektir.


- Peki nasıl hissediyorsunuz, sizin için çok kıymetli bir şeyden vazgeçtiniz.


Bazen yaptığın şey acıtır ama doğru olduğunu bilirsin.


- Peki bunu neden şimdi yaptınız efendimiz?


Çünkü yapmam gerektiğini anladım.


- Önceden neden fark edemediniz?


Sanırım şimdi sezdiklerimi o zaman görmek istemedim.


- Bunun bir ihtiyaçtan doğduğunu mu söylüyorsunuz?


Bu ihtimâle karşı hiçbir zaman göstermediğim değeri beklemedim. Daha fazla durmak kendime hakaret olurdu.


-Tercihler ve sonuçlar..


Evet.. Sana bir soru soracağım.


- Buyrun efendimiz.


Kendime olan saygımın zayıflığı nedeniyle bunu yapmış olabilir miyim?


-Bu soruyu biraz daha açınız efendimiz.


Kendisine saygı duymayan biri diğerlerinde saygısızlık ibareleri arar. Bende buna binâen gördüklerimi öyle zannetmiş ve bundan dolayı bitirmiş olabilir miyim sence?


- Ben size sorayım düşünmeden cevap verin öyleyse, bunu neden bitirdiniz efendimiz?


Kendime olan saygımdan dolayı.


- Yani kendinize ve tercihlerinize saygı duyduğunuz için mi?


Evet.


-Öyleyse dediğiniz olamaz. Çünkü aksi olsaydı ortada bir değersizlik hissiyatı olurdu.

Siz bazen bunu yapmanız gerektiğine inandığınız da insanları ittirirsiniz. Buna müsaade etmeyenlerle devam edersiniz.


- Yine de bazen bunu yaparken anlayamadığım bir konu olduğunu söylemeden edemeyeceğim efendimiz.


Nedir o?


- Yüce gönüllülük.. Bazen merhametiniz mantığınızın önüne geçiyor ve ilişkileriniz için çok bağışlayıcı, alttan alıcı oluyorsunuz. Sonra da kendinizi tekrar aynı şeyleri yaşarken buluyorsunuz.


Hakkın var bunu yapıyorum. Bunun sebebi çoğu zaman "hata yapıyor olabilirim" düşüncesi. Yani bir hata payı bırakıyorum kendime. Bazen de kıyamıyorum, kini, nefreti ya da düşmanlığı bünyemde barındırmak da istemiyorum bana ağır bir yük taşıyormuşum gibi geliyor. Gülüp eğlenmek varken kasılmayı da sevmiyorum.


Bu ilişki benim için çok kıymetliydi gururumdan da öncelikliydi. Bu yüzden çokça gururumu ve sezilerimi görmezden geldim sanırım.


- Biliyorsunuz, size ters düşen birine merhamet göstermek düşük karekterlilerce zayıflık sanılabilir ve kişi güç dengesinin kendinde olduğunu düşünebilir.


Her ne kadar o öyle zannetse de güç, kendinde mevcut olan kişidedir. Yine de hak etmeyene gösterilen merhametin savunmasız bırakan bir tarafı da var.


İşte bu yüzden değer verdikten sonra düşünüp taşınmak yerine düşünüp taşındıktan sonra değer vermek lazım.


Sahi, recin..

Bu da bizi bu soruyu sormaya itiyor:

İnsanlar olarak nezaketin zayıflık olmadığını anlayabilecek miyiz acaba..


- Pek azı bunu anlayacak efendimiz. O insanlarda sizin için değerli olacak siz de onlar için.


Sadece, onlar için...