Enstrümental bir ıslık dudağımda

Budamışım sarı dallarımı kış günü kafam çıplak

Uyarsa soğuk kelimelerin uyar ıslığıma

Rutubetli yurt odası döküm kalorifer petekleri

Hasret yüklü rüzgâr pencereyi zorlarken dışarda

Sıcaksa bir annemin ördüğü o kaşkol hala sıcak


Vitrinlere inat yürürüm sırtımda ince yelek

Siyah bir meşin dede yadigarıdır

Ceplerinde asgari ücrete tabi bir şiir

Kokusu hurçlardan kalma naftalin

Ve yeleğin ömrü sırtımda paralanana kadardır


Vedasız ayrılıklara o zaman başlamıştım

İnce kitaplarda anlatılan kalın acılara

Artık terk edilmiş bir çocuktum yalnız büyümeye

On üçüncü ayın Eylül günüydü sabaha karıştım

İlkokula böyle başlamıştım

İlk gurbete böyle çıkmıştım

Hayatımızın hoş geldin faslıymış vedasız ayrılıklara

Bir kafes kuşuydum vakitsiz göç yoluna da alıştım


Sarma tütün bir sigara dudağımda

Bağışıksız bir beden üşümeler öksürmeler

Bir ifade yüzümde yorgun hafta içlerinden kalma

Bin cinsiyetten ürkütülürken bir kadını özlemeler

Metruk evlerin saksılarından yolunan çiçekler

Bizi bekler mi depremlerle korkutulan bir kent

Sen söyle gecemi ürperten güzelliğin itirafı

Var mı sevmek hırsıyla geçen günlerime senet

Sen sor sorulmamış yalnızlıkların hesabını

Bile benim aşındıracağım aşkı

Sevgimi kızarmamış bir karanfile benzet