Kasvetli bir sabaha yine uyuyamamanın verdiği yorgunlukla giriyordum. Ertesi akşamdan kalan bir iki evrak işi ve temizlenmesi gereken kıyafetler bulunuyordu. Uyku benim için film izlemek gibiydi, kabusların ve kurbanların el ele verip bana gösterdikleri 3 saatlik şölenlerden oluşuyordu. Canlı hayat dolu sahneler, vakit ilerledikçe donuk cesetlerin beyaz bir fayansı izlemesini andıran sanatsal örüntülere dönüşüyordu. Sahiden dönüşmek...


Bugün dünyaya birisi daha veda ediyordu, bir kadının sevgilisiydi. Kadın onu yaşayamayacak kadar güzel olduğundan bahsetmişti. O sadece onun içinde yaşayabilirmiş. Tecavüz etmemi ve onu o şekilde ona teslim etmemi söyledi, iğrenç bir erkeğin onun güzelliğine kutsal bir dokunuş yapmasına izin verdiğini söyledi. Sanki kadın onu kendi içinde sıradanlaştırmaya çalışıyordu. Kendini değersiz ve iğrenç hissediyor gibiydi, belli ki çok iyi günler geçirmiyordu. Bizi arayalı bir hafta olmuştu, o zamandan beri müşterimi takip ediyordum. Histerik cinayetler hep bana verilirdi, sanırım geçmişte bir psikolog olmamla ilgiliydi bu, her cinayette katilin vazgeçmesi için teklif sunmak zorundaydık. Aslında yılda bir kişi öldürsek bile bize bir yıl yetecek kadar para kazanıyorduk. Fakat insanlar bizi aramaktan asla vazgeçmiyorlardı. Dünya kocaman bir mezarlığa dönüşüyordu... Kadını sakince ikna etmeyi denedim fakat hastalıklıydı. Bir histeriye kapılmış gibiydi. Sanki diğer kadın onun yanından gittiğinde vücudunu bir şeytan ele geçiriyor gibiydi, davranışları ve hareketleri her şeyi değişiyordu. Sanki derin bir acı yaşıyordu, kadın hep onunla olmalı gibiydi. Aslında kendisini de öldürecekti, çok bir zaman geçmezdi cinayet işlendikten ve ceset katile teslim edildikten birkaç gün sonra kendisi de dayamayıp intihar edecekti veya benim için bir araç tutmaya çalışacaktı. Fakat bu yasal değildi, beni öldürtemezdi. Deneyenler çıkardı elbet, emekli olmak isteyen araçların bir kumarıydı bu, fakat genellikle kendilerinin katilleri olurlardı...


Gerçekten güzel bir kadındı, hayalleri neydi acaba?Keşke onu öldürmek yerine tanıyabilseydim. Öldürmek, her ne kadar bu eylemin sahipleri olsak da katiller biz değildik. Artık tarihlerin küçülerek yerini sadece saatlere bıraktığı yılların ve ayların hisli kelimelerden öte olmadığı bir zamandayız, Büyük Kabulleniş işte çok zaman önce yaşandı, ben bir yaşama sahip değildim. Hızla azalan nüfus ve tutulmayan yaslardan dolayı zamanın saatlerden ibaret kaldığını anlatır yaşlı barmen. O andan sonra polislerden çok benim gibi isimsizler türedi. Düzenin parayla sağlandığı devletin ise yasalar dışında bir işinin olmadığı güzel bir zaman değil mi? Her neyse, Büyük Kabulleniş hakkında bilgi sahibi birisi değilim. Sahiden o kadın gerçekten güzeldi, keşke onu ben sevebilseydim, sevgi...


İnsan insandır, bizler ise aracız. Hislerin düşüncelerden ibaret olduğunu bilen, düzenin içinde güzelce ilerleyen kaosun koruyucularıyız. İnsan, insansın...



Çocukken böyle bir hayat hayal eder miydin?


—Hayallerin çok da önemli olmadığı bir dünyada değil miyiz sence?


Bizi bir nefrete tutunan hayalperestlerin yarattığını hiç düşünmüyor musun? Birinin varlığından bile rahatsız olan hayalperestler.


—Evet, bir nevi kendi paralarıyla hayallerini öldürmemizi istiyorlar mücadelelerini sonlandırmamız için. Sahiden, her seferinde birden fazla insan öldürüyor gibi hissediyorum. Bilirsin, her müşteri tektir. İş bitse bile onları bir süre takip etmemiz gerekiyor. Neredeyse 10 da 8'i intihar ediyor. Bazen insanlardan farklı olduğumuzu düşünüyorum.


Farklıyız, insanı insan yapan hiçbir şey bizi tanımlamıyor. Biyolojik kimliklerin önemsiz olduğu bir zamandayız, biliyorsun. İnsanlar katildir, biz ise sadece aracız. Bize yaşayan insanlar para kazandırıyor, yaşam hayatta kalmamızı sağlıyor. İnsanların o komplike yaşamları bize para kazandırıyor. Sadece katiller cesetlerden mutlu olur.


—Bir katilin ihtiyacı cesettir, onun azabını ve hazzını onlar yaşar. Biz hiçbir şey yaşamıyoruz, donuk cesetlere dönüşene kadar hiçbirini görmüyoruz. Birinin nasıl ölmesi gerektiğini bile kararlaştıracak kadar saykolar, gözlerimizi esir alıp ölümden zevk alıyorlar. Anın ötesi hiçbir zaman onlar için var olmuyor, insanın tedavi edilemeyeceğini anlamamız binlerce yıl sürdü. Bir nevi insanlık topluca kendini kabullendi. Artık ölüm bir yaşam, yaşam artık bir ölüm. Hayaller ve mutluluklar, hazlar ve hüzünler... Bunlar bize ait değil. Bunlar hastaların...