Olur da bir kez daha erersek bahara, hele bir de güneş iliklerimize kadar işlerse, eritirse tüm buzlarımızı, yağmur temizlerse zifte bulanmış dünyamızı… Hele bir de kırkikindi mevsimine ulaşırsak. Cemrelerimiz tam da zamanında düşerse, gökkuşağı şenlendirirse semalarımızı, her gittiği yere hayat götüren ırmaklarımız yeniden bulursa yataklarını, çiğdemler, nergisler tutarsa aşılmaz olan dağlarımızı. İklimlerimiz her mevsim ılıman olur, hele bir de bitki örtümüz her daim yeşil kalırsa … 

Hele yaşanan bunca gürültü patırtı diner de biraz da bu toprakların gelmiş geçmiş ermişlerine, bilgelerine, ozanlarına kulak verirsek, hele bir de anlarsak, ayrı zamanlarda ayrı dillerde ama hep aynı şeyi söylediklerini; duyabilirsek yüzyıllardır bir ağızdan “bir tutam çamur balçığından ibaretiz ne bir eksik ne bir fazla tastamam eşitiz” dediklerini …

Hele bir de inanırsak bu masmavi gökyüzünün hepimize yeteceğine, bir de vazgeçersek ayırmaktan insanları, önceliklerine göre…

Hele bir de gülümsersek birbirimize en çıkarsız tarafından, bambaşka bir sözlükten kurarsak cümlelerimizi, nicedir esirgediğimiz tatlı sözlerle alırsak kırdığımız gönülleri. Hele bir de anlarsak yeryüzündeki kırık bir gönlün "Gökyüzü"nde neye denk geldiğini… 

Hele bir de yürekli olursa iyi insanlar. Kime, neye karşı yapıldığına bakmaksızın, canları pahasına direnirlerse haksızlıklara. Kanunlar güçsüzü korur, güçlüden korkmaz, en büyük günahların diyetini en zayıftan sormazlarsa…Güzelle çirkin, doğruyla yanlış, arzdan arşa kadar ayrılırsa.

Hele bir de, başarabilirsek bir gün, durdurabilirsek tüm savaşları. Dünyanın hiçbir yerinde çocuklar acıkmazsa ve susamazsa anne-baba sevgisine; sabah evden çıkan babalar sudan sebeplerle ayrılmazsa çocuklarından sonsuza kadar. 

Hele bir kez daha ulaşırsak güzel günlere; ellerimiz cebimizde kaygısız bir ıslıkla, bir türkü tutturursak yaşama dair…Saçlarımızı okşarsa yine o serseri rüzgâr, başımız bir kez daha bulutlara değerse, yemyeşil kırlarda konuşursak hayallerimizden.

Hele bir de taze demlenmiş bir bardak çaya denk gelirsek, hele yanında o çok sevdiğimiz şairin dizesiyle umuttan, insanlıktan söyleşirsek… Hele bir de anne duasıyla yazılırsa kaderimiz. Gelirse ağzımızın tadı yine yerine, bir kez daha yaşadığımız hayata değerse tüm çektiklerimiz. 

Hele bir kez daha koyulursak yollara, hayallerimizi azık edip kendimize, el değmemiş topraklara atarsak iyilik tohumlarımızı; hele birde, bire-bin veren filizler düşerse nasibimize…

İşte o vakit bizim de türkülerimiz, tüm insanlık için söylenir, dilden dile nesilden nesile… Dedim ya; hele bir bahar gelsin de, gerisi kolay diye…