İnsan bir garip varlık insanda insana göre çok garip

Beyhude lüzumsuz cahil aptal ve çocuksudur

Kendi kendini yaratan ve kendine yaratılan diyen

Mutluluğun tersinin mutsuzluk olduğunu düşünen

Aklı havalarda bir karış ama daha yukarı kaldıramaz

Ayağı yerdedir ama daha da derinlere saplayamaz

İnsan işte değil mi garip bir mahlûkat

İnsan insana zaten apayrı bir tezat

Meteliksiz olsa da Metinliğini bırakmaz asla 

Doğduğunda olan kundak ölürken kefen olsa da

Kundakta büyüyenlere kundakçı derlerdi bir zamanlar

Şimdilerde hepsi kucaklarda yeni bir çağ bu zaman 

Metanetini kaybediyor hoş kokular içerisinde

Şeceresini ondan başka tutan yok insan yine

Sanıyor işte kendince müsait bir şeyler 

Elzem bilip kurtarıyor yapıp serzenişler

Musibet gibi bazıları aramazlar hakkı 

Arasalar da kimin umurunda hala saklı tanrı

Neyler insan durum böyle olunca 

Ufuklarda bile hala kendine bakınca

Rüyada değildir bunu bilir bunu söylerdi

Kendisini de bilmez ya yine düşlerine düşerdi

Ah yine tanrı... İnsan yarattığına karşı

Bir konak işte an'ısını anlatmayacağım

Aklı olan olmayana satar konaklar yıkılınca

Bu konak daha yapımından yıkılmış oturulmadan 

İlk sahibi tertemiz beyaz yakalı bir adam

Ve bir karısıyla iki kız bir oğlu ailesi

Beş yıl kaldılar ve taşındılar gerisingeri


İkinci sahibiyse soylu kodaman bir yatırımcı 

Satmak üzere aldı kazıklayacakken kazıklandı 

Biraz daha bekledi bir umut değerlenir diye

Kimsede alamayınca miras bıraktı yeğenlerine

Yeğenleri gayet iyi yetiştirilmiş iki kardeşti

Otuzlu yaşlara geldiklerinde paylaştılar konağı

Eşit payla gelen paradan biri bir motor aldı

Diğeriyse düğününün masraflarını karşıladı

Böylece gitmiş oldu üçüncü sahipleri de

Yeni gelen dördüncü çok bağlanmıştı eve

Her duvarını eski yeni türlü türlü tablolarla donattı

Kendisi de çizer ama çizdiklerini satardı

Bayan Bala derlerdi ona ya da Sanatçı Bala

Astığında resimlerini herkes hayran kalırdı ona

Bu konakta evlendi bu konakta boşandı

Burada büyüdü burada öldü ve çizdi hayatını

Kimi kimsesi yoktu yalnızdı ve mutluydu

Ölünce de üye olduğu derneğe kaldı konak

Ölü şairlerin yer aldığı bir dernekti

Dernek başkanı da dolandırıcı çıkmıştı

Sattı dul bir nineye çekmiş ve gitmişti


Dernekten sonra altıncı sahip dul bir kadındı

Yüzünde sıcak bir durgunlukla bekliyordu yarını

Günler yarınları izledi dünler gerilerde kaldı

Hayatında çok şey yaşadı ama tek bilmediği yalandı

Kocasından kalan miras ve çocuklarının yardımıyla

Taşındı bu koskoca konağa vakti zamanında

Pek gönlü olmamıştı tek kişi ne gerekti bu konak 

Torunları da ısrar edince bir hevesle geldi

Zemin kata yerleşti orta katı çocuklarına bıraktı

Tatillerde gidip geldiler kadın kendi kendineydi

Yaklaşık yine yıllar yıllar geçmişti

Yüz yaşına geldiğinde büyük oğlunu kaybetti

Büyük oğlunun büyük oğlu yani en büyük torunu

Dayanamadı acısına babasının yanına gitti

Kimileri intihar kimileri cinayet dedi

Aradan bir ay, ya geçti ya geçmedi sıkıldı kadın

Kalktı ikisinin üst üste mezarlarına gitti

O kadar yorulmuştu ki ve o kadar uzun baktı ki

Dışarıdan yaklaşık on saniye sürdü

Sonrası bilinmez toprağa düştü

İki çocuğu vardı biri ölünce küçüğe kaldı ev

Büyüğünün karısı aldı hayatta ki üç çocuğunu

Taşındı taşrada kendi memleketine


Böylece geldi konağın sekizinci sahipleri

Küçük oğlan Ali bey ve Zeynep hanımdı bunlar

Hiç çocukları olmamıştı kısırdı ikisi de

Koca konak çok geliyordu korkuyorlardı

İki aya kalmadan evlat edindiler 

Remzi adında iki yaşlarında uslu bir çocuk

Biraz gecikmiş onuncu ayda anca doğabilmiş

Daha yeni konuşuyor yeni yeni yürüyordu

İlk başta yadırgadı sonra alıştı çoğu şey gibi

Bu sırada da hala konak büyük gelmeye devam etti

Bu sırada da taşındılar iki katlı ufak bir eve

Eksiktiler mutluydular ve böylede öldüler

Remzi’nin akıbetini ne soran oldu nede bilen


Dokuzuncu sahip tam bir insandı garipti

Okuyup mezun oldu bir işe girip para biriktirdi

konağı aldıktan aylar sonra toplanıp anca gelebildi

Bodrum katına cesetleri yerleştirip çiçeklerle donattı

Zemin katına doluşturdu üst üste dosya ve kitaplarını

İlk katta Bayan Baladan kalan tablolar vardı

O katı sanata saygısından mıdır nedir boş bırakıyordu

İkinci ki kimilerine göre üçüncü katta da yaşıyordu

Karyolasız bir yatağı kapağı olmayanda bir dolabı vardı

Yetiniyordu bunlarla birde aile yadigârı gramofonuyla

Büyük şeyleri umursamaz küçük şeyleri görmezdi bile

Nem kapması imkânsızdı geçiniyordu güzel güzel cesetleriyle

Dosyalar ve kitapları her akşam işten gelince silerdi

Sonra çıkıp tablolara bakardı uzun uzun

Karnını dışarıda doyururdu evinde su bile içmezdi

Tabloları da bitirince ruhunda çıkar yatardı yatağına

Tekrar aynı saat aynı işlerle uğraşıyordu bir gün

Yatmak istemedi asıl yeri olan cesetlerin yanına indi

Soydu giydirdi bir süre evcilik oynadı

Dostlarıyla çok mutluydu ama uykusu geldi

Mırın kırın ede ede yatağına gitti ama uyuyamadı

Balkona çıktı gökte ay yoktu aşşağı atladı


Konak bir süreliğine boş kaldı uzun bir süreliğine

Ta ki şimdiki sahipleri gelene kadar

Ta ki on olunca bile ayakta durana kadar

Bilmem kaç yıl geçse de yaşamlar doğup batmaya

konak öylece ayakta durana kadar boş kaldı

Konak sustu boyandı düzeltildi zamanla

Onuncu sahipleri içerisindedir hala

Geçmiş dokuzu ve daha niceleri başka yerlerde

Sokakta mezarda bodrum katında ve bambaşka evlerde

Ne konak onlardan haberdar 

Nede onlar konağı hatırlar