-Ben mi başlayayım?

+Evet, sen başla.

-Ufak tefek haksızlıklarımın yaşattığı mutsuzluklar ne kadar can sıkıcı olsa da bunları takiben yaşayacağım haklılıklarımın yaşatacağı mutluluğun yanına bile yaklaşamaz.

+Güneşin batışı ne kadar da güzel. Şimdi fark ediyorum da her güzel şeyin batışı bir son değilmiş. Ama yeni güzellikler de doğmuyor bir önceki batmadan.

-Sen de haksız sayılmazsın materyalist düşünemeyen adam. Sonuçta senin de benliğini oluşturan bütün o parçalar, ben de dahil bütün insanlığın kritik düşüncelerinden oluşan bir hazine. Ne dersen de, sen de herkes kadar materyalistsin.

+Ölümsüzlük sadece hayallerde vardır. Ölümsüzlük kazınmaktır bir düşüncenin en can alıcı kısmına. Uzaklara giden bir gemi değil de bulunduğu yerin sınırlarında sonsuzlaşmaktır ölümsüzlük.

-Varlığın ve yokluğun belirleyici olmadığı gibi şüphesiz ki sonsuzluk da hiçbir fikirde belirleyici olamaz. Fikri fikir yapan oluştuğu ve oluşturmak istediği dinamikleri ne kadar yansıttığıdır. Her şey olmak istediği kadar vardır.

+Şüphesiz ki dediğin anda şüphe duyduğunu göstermiş olursun. Sadece düşüncelerinden uzaklaştırmışsındır şüpheleri. Rüzgarın kağıt parçasını defterden uzaklaştırdığı gibi. Buna rağmen vardır o kağıt, buna rağmen var olmak istemiştir o şüphe düşüncelerinin en can alıcı kısmında.

-Şüphesiz ki "şüphesiz ki" kelimesi de bir şeyler anlatmak için kullandığımız basit bir söylem. Bunda bile bir uzak anlam aramak sizi gerçekten yansıtıyor. Kelimeler önce hissetmek içindir sonra anlarız ama bunu abartmak, bahsedebileceğimiz bir gerçeklikle uyuşmuyor.

+Gerçekler her yerdedir. Gerçekler hissetmektir, anlamaktır, abartmaktır. Bir ağacın kökünde de bulursunuz gerçekleri, bir fotoğrafta da. Ama en gerçeği şüphe duymaktır varlığınızdan bile. Bahsedin, sabahlara kadar konuşun, karanlıklar üstünüze bir karabasan gibi çökene kadar haykırın. Yine de değiştiremezsiniz kendinizde en gerçek olanı.

- Bir beyaz bayrak sallıyor ve şöyle diyorum hissetmek veya anlamak ne olursa olsun bu hayat bizim. Biz paylaşacağız ve düşüneceğiz. Yaşamak dediğimiz bundan başka nedir? İletişim benim işim. Teşekkür ederim.

+ Aah ah yaşamak dediniz aziz dostum. Nedir bu yaşamak, yüzyıllardır anlaşılmaya çalışılan bir muammadan başka? Düşünmek hapsolduğumuz bir hücre, yaşamak ölmemek için uğraşmaktır aslında. Paylaşmak, hiç kullanmamak için uğraştığımız güzel bir eylem; duygular, güzelliğini fark edemediğimiz bir deniz kızı olsa olsa. Teşekküre teşekkürle karşılık vermemek ve tefekküre dalmak kabul edilemez asla. Bu yüzden ben de sana teşekkür ediyorum aziz dostum bu güzel gecenin huzurunda.