"Mektuplara nasıl başlamak gerektiğini hiçbir zaman çözemedim. Sanırım bir eyleme başlamak her zaman eylemin en zor tarafı oluyor.


Yorgun ama ümitli bir insan yazıyor bu mektubu sana. Sensiz geçen zaman, aynı zamanda beni sana yaklaştırıyor. İyimser bir insan olmamıştım şu ana kadar. Sanırım sen iyimser olmak için iyi bir sebepsin.


Uyuyamıyorum bazı gecelerde, dönüp duruyorum yatakta. Kafamda ideolojiler savaşıyor, fikirler çarpışıyor. Açıkçası bazen sabahın hiç gelmeyeceğini düşünüyorum. Ama güneş her zaman doğuyor. Bazı şeyler kaçınılmaz. Tıpkı sen ve ben gibi...


Sokaklarda dolaşıyorum bazen, senden bir parça görebilmek için bu şehirde. Ara sokaklarını talan ediyorum kaldırım kaldırım. Herkeste seni görüyorum. Her şiir bizi anlatıyor sanki. Dünyadaki aşk eserlerinin hepsi bizim için yazılmış olmalı. Bilseydi seni güneş sönerdi hemen utancından. Mükemmel kelimesi seni anlatmak için girmiş sözlüklere. Ama anlamına senin adını yazmamışlar, korkmuşlar sana hakaret olur diye. Senin güzelliğini anlatabilecek bir lisan yok henüz bu dünyada. İnsanların algısı yeterince gelişmemiş senin zarifliğini algılayabilmek için.


İnsanlarla konuşmuyorum pek, son zamanlarda. Senin ışığından sonra sönük geliyor herkes. Evde oturup seni düşünüyorum saatlerce. Zaman un ufak oluyor, kayboluyorum senin düşüncende. Seni hayal etmek bile mutluluğa bir davetiye.

Kitap okuyorum arada sırada. Hepsi bir ütopya satmaya çalışıyor bana. Huzur, mutluluk, nihai amaç, düzen, iyi, kötü... Dünyadaki bütün filozofların yakasına yapışıp seni anlatmak istiyorum. Göstermek istiyorum hepsine. Senin varlığını bilselerdi düşünmeyi bırakırdı bütün filozoflar. Hiçbir ütopya senin karşında ayakta kalamaz. Sanat ölürdü seni bilseydi sanatçılar. Ressamlar ağlayarak ve özürler dileyerek fırçalarını kırar, resimlerini yakarlardı. Şairler ıstırap içinde cahilliklerine kızar, affedilmek için yerlere kapanırdı.


Sana sayfalarca, ciltlerce seni anlatsam bir adım yaklaşamam seni yansıtmaya.

Seni bilseydi insanlar dünyanın sadece bir harikası olurdu..."


Mektubu usulca posta kutusuna bıraktı. Gökyüzünü bulutlar kaplıyordu yavaşça. Şemsiyesini almadığı için kızdı kendine. Başladı şehri dolaşmaya, küçük adımlarla.