Anneannenin bir yanında kızı, diğer yanında on üç yaşındaki torunu birbirlerine yaslanmışlar. Üçü de önlerindeki tabutun içinde yatan adama bakıyorlar. Yaşlı adamın yüzünde bir tebessüm var. Tabutun içine yerleştirilen karanfillere bezenmiş yatıyor, mışıl mışıl uyuyor. 

 

Anlamadığım bir dilde dualar, gözyaşları ve mum ışıkları... Papazın söylediği ilahi bildiğim bir şarkıyı çağrıştırıyor. Tabutun etrafında dans eden dumanlar, tekrar dualar, taktis edilen kutsal su, hıçkırıklar... Başım dönüyor.

 

Dışarı çıkınca ağaçtaki kargayla göz göze geliyoruz. Bir süre bana baktıktan sonra ilgisi dağılıyor, kanatlarını eşelemeye devam ediyor. Aylar süren ayazın ardından güneşin ilk kez açtığı bu Nisan sabahında, bir insan bu dünyayı terk ediyor.