Ne yana gidersem gideyim, hep aynı yerdeyim. 

Kime ne anlatsam, söze başladığım o ilk cümledeyim.

Bir çıkar yol bulamıyorum. 

Her yolu deniyorum ama bir türlü o yola ulaşamıyorum.

Yardımcı ol hayat, yardımcı ol Rabbim.


Yıkılmadım! 

Zelzeleleri titrek bacaklarımla alt etmeye çalışıyorum. 

Ben, güçsüz değilim. 

Beni sakın bedbaht olarak tanımlamayın.

Ayaklarım yere değiyor, 

her ne kadar tabanlarım kana bulamış olsa da. 

Adresim yoktur.

Bazen dizlerimi karnıma çekerek izbe bir yerde soğuğa direnirim 

bazen de bir caminin avlusuna ruhsuz bedenimi sererim. 

Tanrı nefesini iliklerimde hissederim.


Cami avlusuna girdiğimde içimdeki çocuğun seslerini duyuyorum. 

Ruhum, bedenimi yolcu etmekten de bir türlü vazgeçmiyor. 

İçimin neşesine seslendiğim an yok oluyor. 

Seyrettiğimde ise zaman berraklaştırıyor!

Nedir bu tam olmalar?


Sınırları tarumara uğramış bir kentin tarihi sayfalarıyım

Akıp giden zamanı taşır, 

sere serpe düşeni içime gömerim

Nerede ışığım? 


Bir sözdür ufku açan,

bir latifedir iradeyi yıkan,

bir bir devrildi şahitlerim,

sözlerimi devşirdim

hayatım, terki diyar sahnesinde yürüyor,

hangi topraklar taşıyacak adımlarımı!