Halısını yere serip oturdu ve artık soluklanacağı, henüz bu sabah kazandığı acıyı avuçlarına alacağı zaman nihayet geldi. Gözleri penceresinden görebildiği kadarıyla denizi seçmeye çalışsa da, tepelerin arkasında kırmızıya boyanmış gökyüzü daha ilgi çekiciydi. Yönünü hiçbir zaman sevmediği bulutlar yavaş yavaş ilerliyor, karşı yakada bulunan tüm binaların ışıkları sanki dans ediyordu. Uzun zamandır olduğu gibi bugün de aynı şekilde geceye teslim olmaya hazırlanıyordu gökyüzü, kendisiyse buna hazır değildi. Çatı katının terasında koltuğuna oturmuş, masasını doldurmak için güç topluyordu. 

 Birkaç dakika içerisinde evinden getirdikleriyle masasını doldurmuş, seyyar lambasının fişini takıp, diğer binalardaki ışıkların dansına eşlik etmesine izin verdi. Küçük bir masası vardı. Bu nedenle bir şişe şarap, sigara paketi ve küllüğüyle dolmuş, hiçbir zaman ihtiyacı olmadığı bardağına yer kalmamasını sorun etmemişti. Şişesinden içtiği şarabın sonunu getirmek için bir yığın delilik yapmaya hazırdı. Her gün izlediği kadını karşısına koymak istedi. Oturduğu koltuktan bir tane daha olmayınca, önce bir koltuk koydu. Hayal etmekle başladı. Biraz sonra gerçek olduğunu hissedecek, yüreğinde neler sakladığını öğrenecekti. Karşısına oturtmayı başardığı kadının güzelliğine hayran kalması sürpriz değildi. Gülümsemiyor olması da. Muhtemelen canını sıkan bir şeylerin olduğunu düşündü, ya da kahvelerden dolayı başının ağrıdığını. Belki insanlar yüzünden canı sıkkındı, belki de uyanmış olmaktan. Böyle düşündü, genelde böyle olurdu. 

 Gözlerinin içine bakıyor, her şeyiyle ezbere bildiği o kadını hayal etmekte zorlanmıyordu. Kadının arkasında kalan manzara kimisi için daha çok ilgi çekici olsa da, kendisi için öyle değildi. Bu manzarayı burada bırakıp, ona yakın olmaya dair hayalleri bile vardı. Her zaman o kadını izlemeyi, ilgi göstermeyi, değer vermeyi tercih ettiği onca zaman geldi aklına. Tüm söyleyeceklerini, düşüneceklerini bir kenara bırakıp uyutmak istedi. Çiçekleri terasından kaldırıp yatağını koydu oraya, sırtını seyretti. Konuşacak bir şeyi olmadığı fark etti. Çünkü ilk kez sırtını dönmemişti.