Yağmur nereye yağarsa tarlamı oraya taşırım. Rüzgar nereye eserse yönüm orası olur. Çünkü ben oyun hamurundan ilkeler yaratırım kendime. Portatif bir kıblem ve incir çekirdeği kadar lüzmum var. Marifet hatipte değil de hatibin hinliğinde. Fizan'a sürülsek de yalandan geri koymasın bizi Tanrı. Fuzuli'nin selamının rüşvet geçtiği diyardayız. Önümüzde sefa pezevenkleri, çok gerimizde bıraktık yedi uyurları. Kıtmirleri katlettik, sade soytarılara yer var artık soframızda.


Saraydakini güldüren de, sirkteki jonglörü de hepsi aynı nezdimizde. Lafı uzatmayı severiz zira ondan öte sermayemiz yok. Lakin gene de bir özet geçmek gerek tüm varoluşa. Bu varoluş İsamızı yokluk çarmıhına gerdiğimiz bilmem kaçıncı ayinimiz. Şimdi İsa taşradan merkeze torpil arayan bir memur. Babası kendi oğluna bile imtiyaz tanımıyor o denli hakkaniyetli.


Neyse ki biz açgözlüler var da tıka basa kul hakkıyla doluyor karnımız. Dinledik Tevfik Fikret'i , Aşiyan'a karşı bol bol yedik efendilerle. Tıksırırken de özet geçtik, gün sonu raporunu da aşağıya iliştirdik;

Z raporu; bireysel ve kolektif manada puştluk...

Puştum, puştsun, puştuz...